Pages in topic: < [1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37] > | Off topic: UYARI: Dikkat Scam Thread poster: Adnan Özdemir
| Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "Teksas, FETÖ’nün ABD’deki kalesi" | Apr 6, 2018 |
--Alıntıdır--
Milliyet/ Yazı: Mert İnan 06.04.2018 01:30 | Son Güncelleme:06.04.2018-2:38
Hollandalı hukukçu Amsterdam’ın FETÖ’nün ABD’deki yasa dışı işlerini ortaya koyan araştırmasında, örgütün Teksas eyalet yapılanması detaylı bir şekilde anlatılıyor. Araştırmada, FETÖ’nün sözde Teksas yapılanmasında 54 okulunun bulunduğu belirtiliyor.
Hukuk şirketi Amsterdam Partners’in kıdemli ortağı Robert Amsterdam’ın, FETÖ’nün ABD’deki yasadışı işlerini ortaya koyan 664 sayfalık araştırması, “Aldatma İmparatorluğu: Gülen’in ABD’deki Okul Şebekesi”nde dikkat çeken bölümlerden birini de örgütün sözde Teksas eyalet yapılanmasının anlatıldığı bölüm oluşturuyor.
Turkuvaz Kitap tarafından Türkçe olarak yayımlanan, Robert Amsterdam’ın araştırmalarına göre FETÖ’nün sözde Büyük Teksas yapılanmasında toplam 54 okul bulunurken, bu kurumlarda 32 bin 493 öğrenci eğitim alıyor. FETÖ’nün büyük Teksas yapılanmasındaki kilit isimleri ise Ali Yavuz Zeybek, Yetkin Yıldırım, Vahap Uysal, Süleyman Bahçeci, Coşkun Çetinkaya, Soner Tarım, Maria Frances, Curtis Richardson, Murat Torlak, Turgay Korkmaz, Mehmet Sabri Agaçhan, Bülent Gümü olarak sıralanıyor.
Türk liderler
Terör örgütünün eyalet yapılanmasındaki en önemli eğitim kurumu olarak Harmony ve Science and Technology isimli kurumların adı geçiyor.
Harmony isimli FETÖ’cü eğitim kurumunun 186 milyon dolarlık federal fonları israf ettiği, federal fonların maaşlar için uygunsuz kullanıldığı, uyumsuz mali muhasebe kayıtları olduğu öne sürülürken, “Harmony, Gülen’in Büyük Teksas bölgesi ve diğer eyalette sözleşmeli okulları finanse etmek ve geliştirmek için 2015 yılında hizmet vermek üzere kuruldu. Harmony ayrıca liderlik pozisyonları için Türk uyrukluları, çoğu durumda da Türk erkekleri tercih etmektedir. Harmony’nin on kıdemli yöneticisi ve CEO dahil altı grup müfettişi pozisyonunun yüzde 100’ü Türk erkeklerdir” ifadeleri yer alıyor.
Raporda, Teksas’taki FETÖ’cü eğitim kurumları için şu ifadeler yer alıyor: “Harmony Public Schools 501(c)(3) statüsünde kar amacı gütmeyen kuruluş olarak düzenlenmiştir. Başlangıçta Cosmos Foundation olarak kurulmuştur. Harmony okullarını yönetmektedir (48 okul, 6 yeni okul 2017-2018’de açılacaktır.) Riverwalk Education Foundation 501(c) statüsünde kar amacı gütmeyen kuruluş olarak düzenlenmiştir. Science and Technology okullarını yönetmektedir (6 okul, 1 yeni okul 2017-2018’de açılacak). Kardeş şebekeleri ise Little Scholars of Arkansas Foundation (LISA Akademileri), Harmony DC Public Charter Schools, Harmony School of Excellence, Dove Public Charter School Foundation, Read Foundation, School of Excellence, Pelican Educational Foundation, Riverwalk Education Foundation olarak sıralanmıştır.”
2016 mali yılı için toplam gelirlerin 317 milyon 437 bin 421 dolar olduğu Harmony Public Schools’un 298 milyon 731 bin dolar, Riverwalk Education Foundation’ın 18 milyon 706 bin lira gelir elde ettiği belirtilen araştırmada, “Harmony Public Schools ‘Harmony’, ABD’deki en büyük Gülenci (FETÖ) sözleşmeli okul şebekesi ve Teksas’taki en büyük sözleşmeli okul şebekesidir. Halen 48 okul işletmektedir ve 2017-2018 yılları arasında altı ilave okul açacaktır. Harmony ayrıca Gülen örgütünün ‘büyük Teksas bölgesi’ için sözleşmeli okul yönetim hizmetleri tedarikçisi ve bölgesel gözetim kuruluşu olarak da görev yapmaktadır.
Adını değiştirdi
2014’te Harmony, Washington DC’de bir sözleşmeli okul açtı. Harmony’nin yönetim kurulu, 1999’da Harmony Public Schools olarak faaliyet gösteren Cosmos Foundation, Inc. (Cosmos) olarak kuruldu. Cosmos, 2012 yılında adını Harmony olarak değiştirdi. Cosmos, 2001 yılında ilk Harmony okulunu açtı ve hızla Teksas genelinde 19 şehirdeki 48 okula genişledi. Harmony, kolay yinelemeyi destekleyen Teksas sözleşmeli okul yasası nedeniyle şebekesini hızla genişletmeyi başarmıştır” görüşleri yer aldı.
Agresif genişleme programı
Harmony’nin stratejik planlarına da yer verilen araştırmanın devamında şu uyarı ve tespitler dikkat çekiyor:
“Harmony, 2020’ye kadar 50 okula kadar genişleme öngörüyordu ancak 2017-2018 yılında açılacak altı yeni okul Harmony’nin toplam okul sayısını 54’e çıkaracak ve böylelikle onları kendi agresif genişleme programının ötesine geçirecektir. Teksas’ta ikinci bir Gülenci sözleşmeli okul şebekesi olan Riverwalk Educational Foundation (Riverwalk), altı Science and Technology (SST) okul işletmektedir ve bir yedincisinin açılması planlanıyor. Riverwalk’un Harmony ile yakın bağları bulunmaktadır ve kardeş ağıyla bir ‘Paylaşılan Hizmetler Anlaşması’ yapmıştır. Anlaşma uyarınca Harmony, Riverwalk’ın mali temsilcisi olarak hizmet vermekte ve yönetim ve idare hizmetleri sağlamaktadır. Buna karşılık, Harmony, Riverwalk okullarından tüm eyalet fonlarının yüzde 5’ini almaktadır. Riverwalk SST okulları, Harmony okullarının sayısı ve onculuğu göz önüne alındığında Teksas’ta iyi bilinmemekle birlikte agresif olarak genişlemektedir.”
Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/teksas-feto-nun-abd-deki-kalesi-gundem-2642008/
-------------
---------------
ADO_YORUM: Sevgili Donald, bunlar seni de devirmeye kalkar bak haa, dıkkatlı ol emii (en iyisi bunları eFBiay eliyle toplayıp Türkiye'ye teslim etmendir, Ado dediydi dersin sonra bak gör). USAlı elitler kendi işbirlikçilerini her zaman desteklemişlerdir. Gerçi "kaç Amerika var" konusu oldukça tartışmalıdır ancak CİA, işbirlikçilerine, çorba paralarını çıkarmaları için her zaman destek olmuştur. Filmin USA bölümünün sonunu ben de merak ediyorum. Çok uçmayın lan Fetullahçılar orada da, en büyük rakibiniz Sayntoloji ve Tom Kruiz.
----
A1) "Gazeteci yazar Yılmaz Polat'la Fetullahçıların ABD yapılanması üzerine" (15 Eylül 2016 --71 dakkalık söyleşi) -> https://www.youtube.com/watch?v=y5DE32q-W6c
---
1) FETÖ'cü Kerim Balcı'nın Morardığı Anlar (15 Temmuz 2016) (4,5 dakkalık vidyo) -> https://www.youtube.com/watch?v=KAwKm9S1I-s
1a) Fetullahçı eşkiyalar yayınları boyunca kılıktan kılığa giriyorlar (38 dakkalık FETÖ güldürüsü -ulan gahpe teresler içinizden bir kişi bile darbeyi biz yaptık diyemedi ya, o kadar da korkaksınız işte-> https://www.youtube.com/watch?v=0kmFeBrwke8
2) Osman Özsoy Darbeyi önceden haber verirken (6 dakkalık vidyo) -> https://www.youtube.com/watch?v=GtJO4zNx2pE
3) FETO MEDYASI'NIN 15 TEMMUZ ÖNCESİ SUBLİMİNAL MESAJLARI -> https://www.youtube.com/watch?v=LxHIMuJFgC8
4) Fethullah Gülen'i Bitiren Video ! -> https://www.youtube.com/watch?v=InSoXdrh-0c
5) Tuncay Özkan "Gülen bana 'Senin derini yüzeceğim' dedi" -> https://www.youtube.com/watch?v=hVcM1ek8zH0
.
.
.
...
[Edited at 2018-04-06 22:05 GMT] | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "Suikastçının ‘abisi’ 654’üncü sanık çıktı" | Apr 7, 2018 |
--Alıntıdır--
Haber: Milliyet/ Türker Karapınar - Ankara04.2018 01:30 | Son Güncelleme:06.04.2018-23:39
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’u öldüren polis Altıntaş’ın, gözaltına alınan örgüt abisi Şahin Söğüt’ün, Emniyet’in mahrem imamlarıyla ilgili davanın 654’üncü sanığı olduğu ortaya çıktı.
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u öldüren polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş’a örgütsel anlamda öğretmen abilik yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan eski Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu uzman yardımcısı Şahin Söğüt (32)emniyetteki işlmlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Emniyetteki ifadesinde hakkındaki iddiaları reddettiği öğrenilen Söğüt’ün Ankara Cumhuriyet Savcısı Serhat Özveren tarafından 18 Ağustos 2017’de emniyetin mahrem imamlarıyla ilgili hazırlanan davanın 654. sırasındaki sanığı olduğu da ortaya çıktı. İddianamede, Söğüt ile ilgili bilgilere de yer verildiği anlaşıldı.
Kod adı ‘Ahmet’
Milliyet’in ulaştığı iddianamedeki bilgilere göre 1986 Savur doğumlu olan Söğüt, örgütün emniyet mahrem yapılanması içinde ‘Ahmet’ kod adı ile “öğretmen” olarak görevliydi. İddianamede ayrıca, hakkında 2 Ağustos 2017’de yakalama kararı çıkarılan Söğüt’ün kendi adına kayıtlı GSM hatlarında Bylock bulunmadığı, ancak eşi A.S’nin üzerine kayıtlı telefon hattında Bylock tespit edildiği belirtildi.
İddianamede, ‘BB ANKARA-KB ANKARA-İL 4.KAT-İLÇE 400’ bölgesinde öğretmen olarak görev yapan Şahin Söğüt’ün elde edilen dijital materyallere göre örgüt içerisinde C vasfında tanımlandığı, “yapı içerisindeki son iki görev yeri” başlığı altında “2004 ANKARA”, “bize gelmeden önceki son görevi” başlığı altında ise “KADRO” yazdığı ifade edildi. Kendi adına kayıtlı GSM hatları üzerinden ByLock listesinde yer almayan Söğüt’ün örgüt içi haberleşmelerde kullandığının değerlendirildiği imajı alınan dijital verideki şahsi telefonundaki hattın Ayşe S. ismine kayıtlı olduğunun belirtildiği iddianamede, söz konusu hattın Bylock listesinde yer aldığı ve bu durumun ilk olarak 11.08.2014 tarihinde tespit edildiği ifade edildi.
İddianamede, 13-14 Eki 2012’de Ankara ili Kızılcahamam ilçesinde faaliyet gösteren Asya Termal isimli tesiste konaklayan Söğüt’ün, Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada şüpheli olarak ifadesi alınan Ercan O. tarafından da teşhis edildiği belirtildi.
Mailleri silen kişi
Şahin Söğüt, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikastıyla ilgili soruşturmada geçen hafta gözaltına alınmıştı.
Savcılık Söğüt’ün, Karlov’u öldüren polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş’ın, “abisi” olduğunu ve Altıntaş’ın maillerini silen kişi olduğunu değerlendiriyor.
Cinayetle ilgili aralarında Guru Medya Yayın Grubu Başkanı Hayreddin Aydınbaş ve serginin organizatörlüğünü yapan Mustafa Timur Özkan’ın da bulunduğu üçü polis yedi kişi tutuklanmıştı.
Söğüt tutuklandı
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u öldüren polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş’a örgütsel anlamda öğretmen abilik yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan eski Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu uzman yardımcısı Şahin Söğüt tutuklandı.
Yazının kaynağı: http://www.milliyet.com.tr/suikastcinin-abisi-654-uncu-gundem-2642746/
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
Şahin Söğüt tutuklandı
Vatan 06 Nisan 2018 Cuma - 16:50 | Son Güncelleme : 06 04 2018 - 17:28
Karlov suikastı saldırganı Mevlüt Mert Altıntaş'ın örgüt içinde "abisi" olduğu tespit edilerek yakalanan eski BTK çalışanı Şahin Söğüt tutuklandı.
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikastıyla ilgili gözaltına alınan, saldırgan Mevlüt Mert Altıntaş'ın, FETÖ içerisindeki 'Abi'si Ş.S., savcılık sorgusunun ardından çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve emniyetteki işlemlerinin ardından, bugün Ankara Adliyesi'ne getirilen Ş.S., soruşturmayı yürüten savcı tarafından sorgulandı. Sorgusunda, susma hakkını kullandığı öğrenilen Ş.S., tutuklanması talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Mahkemede de susma hakkını kullanan şüpheliyi, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Kaynak: http://www.gazetevatan.com/sahin-sogut-tutuklandi-1156470-gundem/
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
Telefonu imha etmek istedi
Yeni Şafak/ Osman Özgan 07 Nisan 2018, 04:00
Rusya Büyükelçisi Karlov’u öldüren Mevlüt Mert Altıntaş’a suikast emrini ulaştırdığı belirtilen FETÖ abisi Şahin Söğüt tutuklandı. Söğüt, takipten kaçmak ve internet görüşmelerinde kullandığı sim kartsız telefonu gözaltındayken tuvalete atmak istedi. Polisin müdahale ettiği Söğüt daha sonra telefonu yere fırlatıp kırmaya çalıştı.
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikastındaki FETÖ şeması netleşiyor. Soruşturmada suikastla bağlantılı 7 kişi tutuklanırken, FETÖ’cü polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş'ın örgütteki mahrem hücresi deşifre ediliyor. Ankara Savcısı Adem Akıncı'nın yürüttüğü soruşturmada ilk önce Altıntaş'ın bağlı olduğu 'zümre başkanı' S.Y. tespit edildi. FETÖ davası kapsamında Ankara’da tutuklu yargılanan ‘zümre başkanı’ S.Y., hücre yapılanmasında altında bulunan Söğüt’ü fotoğraftan teşhis etti.
İTİRAFÇI YAKALATTI
İtirafçı S.Y., örgüt içerisinde ‘öğretmen’ konumunda olan Söğüt ile aynı hücrede olduklarını kabul ederken, “zümre başkanıydım” dediği öğrenildi. Derinleştirilen soruşturmada daha sonra Altıntaş'a örgütün suikast talimatını ileten örgüt abisi Şahin Söğüt gözaltına alındı.
KARTSIZ TELEFON
Polisin 1 aylık takibinin ardından saklandığı evde yakalanan örgüt abisi Söğüt'ün üzerinden 'sim kartsız' telefon ele geçirildiği öğrenildi. Telefona tedbir amaçlı hat takmadığı belirtilen Söğüt'ün, görüşmelerini internet üzerinden yaptığı belrtiliyor. Gözaltına alındıktan sonra emniyete götürülen Söğüt'ün telefonu yok etmeye çalıştığı ileri sürüldü. Söğüt, gözaltında tutulduğu sırada delil poşetindeki telefonu alıp tuvalete atmaya çalıştı. Polisler müdahale etmeye çalışırken de Söğüt, telefonu yere atarak kırmaya çalıştı. Hasar gören telefon incelenmeye alındı. Soruşturmanın kilit ismi olarak görülen Söğüt'ün, önemli bir delili tuttuğu için telefonu imha etmeye çabaladığı değerlendiriliyor.
Suikast abisi tutuklandı
Şahin Söğüt, savcılık sorgusunda, “Psikolojik olarak ifade verecek durumda değilim” diyerek susma hakkını kullandı. “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve Tasarlayarak kasten adam öldürme” suçlarından cezaevine gönderilen Söğüt’ü katil Mevlüt Mert Altıntaş’ın radikalleşmesi, çeşitli dini gruplar ve terör örgütleri ile irtibatlanması noktasında faal rol oynadığı belirtildi.
Kaynak: https://www.yenisafak.com/gundem/telefonu-imha-etmek-istedi-3213339
[Edited at 2018-04-07 19:34 GMT] | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "Son operasyonlar gösterdi: FETÖ yeni oluşum sürecinde!" | Apr 7, 2018 |
--Alntıdır--
Anadolu Ajansı 7.4.2018 12:17
Son operasyonlarla FETÖ'nün hücre evleri, kripto oluşumu ve yeni haberleşme yöntemleriyle faaliyetlerini yer altında sürdürdüğü ortaya çıkartıldı.
Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik devam eden operasyonlarla, başta Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve emniyet olmak üzere devletin önemli birimlerine sızan örgütün, yoğun mücadele üzerine, yapısına uygun gizli yöntem ve kripto elemanlar üzerinden faaliyetini sürdürdüğü ve yeniden oluşum sürecine girdiği ortaya çıkartıldı.
FETÖ'NÜN HÜCRE EVLERİ VE YENİDEN YAPILANMA HEDEFİ
Birçok kentte gerçekleştirilen operasyonlar, gerek 15 Temmuz 2016 öncesi gerekse de FETÖ'nün darbe girişiminden sonra yürütülen soruşturmalarla dağılma ve çökme sürecine giren örgütün yeniden yapılanma içerisinde olduğunu gösteriyor.
Öyle ki yurt genelinde örgütün başta TSK, Emniyet Genel Müdürlüğü içindeki "kripto yapılanmaları" olmak üzere FETÖ'nün çeşitli yapılanmalarına yönelik martın ilk gününden bugüne kadar düzenlediği operasyonlarda 2 bin 113 kişi gözaltına alındı, bunlardan 623'ü tutuklandı.
Son dönemde FETÖ mensuplarının tespiti ve adalete teslim edilmesine yönelik çalışmalarda örgüt üyelerinin gizlendiği "gaybubet evi" olarak adlandırılan hücre evleri ile öğrenci evlerine yönelik operasyonlar dikkati çekti. Bu kapsamda sadece son bir haftada Balıkesir, İzmir, Manisa, Denizli, Uşak, Antalya, Amasya, Samsun, Trabzon ve Erzurum'da söz konusu hücre evlerinde 151 zanlı gözaltına alındı.
FETÖ'nün hücre evlerine yönelik operasyonlar, özellikle 2014 yılı başından itibaren başlayan yoğun mücadeleye rağmen terör örgütünün yurt dışındaki gizli yapıların da desteğiyle açık bir şekilde yer altına indiğine işaret ediyor.
ÖĞRENCİLER ÜZERİNDEN YENİ YAPILANMA
Trabzon'da gözaltına alınan FETÖ mensuplarının ifadeleri, örgütün öğrenciler üzerinden yeni bir oluşum içerisine girdiğini de ortaya koydu.
Trabzon Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin örgütün "gaybubet evleri" diye adlandırdığı hücre evlerine yönelik operasyonlarında gözaltına alınan zanlıların ifadeleri doğrultusunda FETÖ'nün son zamanlarda öğrenciler üzerinden yeni bir oluşum içerisine girdiği ortaya çıkartıldı. Zanlıların ifadelerine göre, örgütle direkt bağlantısı olmayan yeni öğrencileri belirleyen FETÖ, bu kişileri özel ve devlete ait yurtlara yerleştirmeye çalışıyor. Özellikle üniversitelerde öğrencilerin sosyal faaliyetlerine ağırlık veren FETÖ, öğrencilerin farklı görüşteki diğer öğrencilerle kalması ve bulundukları ev ya da yurtlarda, örgütü eleştiren kitaplar ile çeşitli yayınları bulundurmasını istiyor.
KRİPTO YAPILAR ÇÖZÜLÜYOR
FETÖ'nün mahrem imamlarının deşifre ettiği "ardışık arama sistemi" örgütün TSK'deki gizli yapılanmasının tasfiyesinde önemli rol oynadı. TSK'de 8 kez ankesörlüden araması olanlar FETÖ zanlısı olarak değerlendirilirken, ardışık aramaya takıldığı tespit edilenler ise kripto FETÖ'cü olduğu gerekçesiyle gözaltına alınıyor. Emniyet İstihbarat ve Terörle Mücadele birimlerinin ortaklaşa yürüttüğü TSK'deki kriptolarla ilgili çalışmalar derinleşerek devam ediyor. Mahrem imamların itirafları ve teşhisleri ile başlayan süreç, FETÖ'nün TSK'deki yapıları ile iletişim sağladığı "ardışık arama sistemi" üzerinden yürütülüyor.
Operasyonlarda FETÖ'nün askeri mahrem yapılanma"daki halen görevdeki muvazzaflarına da büyük darbe vuruldu.
TSK içinde yuvalanan kripto yapılanmayı deşifre eden güvenlik güçleri, 1 Ocak 2018'den bu yana düzenlediği operasyonlarda, bin 600'e yakın muvazzaf askeri gözaltına aldı, bunlardan 500'ü aşkını tutuklandı.
TESLİM OLMALAR BAŞLADI
Operasyonlar birbiri ardına gelince yakalanacağını anlayan halen görevdeki askeri personelden de teslim olmalar başladı. Darbe gecesi Genelkurmay Başkanlığı Karargahını basan FETÖ'cülere direnirken ayağından kurşunla yaralanan ve madalyayla ödüllendirilen eski yüzbaşı Burak Akın da örgütün içinde yer aldığını itiraf ederek teslim oldu.
'İHANET' EKİBİ KAÇTI
Mücadele sürecinin başlamasıyla, örgüt tabanını şahsına münhasır propaganda yöntemleriyle bir arada tutmaya çalışan FETÖ yöneticileri, özellikle sosyal medya üzerinden yaydıkları yalanlarla da kamuoyu nezdinde algı operasyonlarına girişti. Bu süreçte üst düzey FETÖ yöneticilerinin büyük çoğunluğu, yargılamadan kurtulmak için başta elebaşı Fetullah Gülen'in bulunduğu ABD olmak üzere yurt dışına kaçma yolunu tercih etti. Yıllarca tabanını dini söylemle kurgulayan FETÖ elebaşı, yurt dışına kaçışlar için de "hicret" benzetmesi yaparak örgütün "ibadet" katmanını yine din istismarıyla kandırma yoluna gitti.
GİZLİ HABERLEŞME PROGRAMLARI KULLANDILAR
FETÖ, en üst yapısından en alttaki üyesine talimatların iletilmesi, örgüt üyeleri arasında haberleşmenin sağlanması noktasında da gizliliğe büyük önem verdi. Örgüt üyelerinin çeşitli bilgisayar ve telefon programlarının internet üzerinden iletişimin gizliliği için kullanıldığı ByLock, Line, WhatsApp, Hi, Wiber, Kakao Talk, Cover Me gibi programlar üzerinden görüşmeler yaptığı tespit edildi.
GSM hatları üzerinden direkt konuşmamaya özen gösteren örgüt üyeleri, düzenlenen toplantılarda da "tedbir" adı altında bulundukları ortama telefonlarıyla katılmamaya özen gösterdiği anlaşıldı.
Örgüt, 17 Aralık 2013 tarihi ve sonrasında güvenlik güçlerinin operasyonların artmasıyla iş birliği yaptığı istihbarat servislerinin de desteğiyle "acil eylem planı" geliştirdi. Bu eylemlerin başında, geride delil bırakmamak adına yazılı belgelerin yok edilmesi geliyor. Hazırlanan tüm belgeleri "TrueCrypt" denilen şifreleme programları harici hafıza kartlarına yükleyen örgüt üyeleri, tüm faaliyetlerini harici hafıza kartları, flaş bellek veya harici hard diskler üzerinden yaptı.
Darbe girişimi sonrası İzmir, Konya, Sivas ve Balıkesir gibi illerde yeniden yapılanmaya çalışan FETÖ mensuplarına yönelik düzenlenen operasyonlarda yakalanan örgüt üyelerinin yeni gizli haberleşme programları kullandıkları da ortaya çıktı.
Kendilerine yardım eden yabancı istihbarat servislerinin de desteğini alan örgüt üyeleri, teknolojiden yararlanarak Twitter ve Facebook gibi sosyal medya mecralarının ara yüzü görünümünde Coco, Falcon ve 2048 isimli gizli haberleşme programlarını devreye soktu. Son operasyonlarda ele geçirilen haberleşme programları, terör örgütünün yapılanma ve faaliyetlerine devam ettiğini gösterdi.
RÜYA MOTİVASYONU VE İNKAR TAKTİĞİ
FETÖ, darbe girişiminin başarısız olmasının ardından tutuklu örgüt üyelerine iletilen yalan rüyalarla motivasyon sağlamaya çalışırken duruşmalarda da inkar taktiği uyguladı.
Tutuklu örgüt üyelerinin itirafçı olmasından çekinen FETÖ yöneticileri, bunu engellemek ve moral sağlamak için dini temalı rüya motivasyonuna başladı. Cezaevlerinde tutuklularca yazılan mektuplar ve zanlıların birbirlerine gönderdikleri notlarda çeşitli rüyalar anlatıldı.
Terör örgütünün çözülmeleri önlemek için Kırıkkale'nin Keskin ilçesinde bir tutuklunun ailesine "Hazreti Muhammed'in cezaevini ziyaret ederken gördüğü" içerikli mektup göndermesi ile Menemen T Tipi Ceza İnfaz Kurumunun havalandırma boşluğuna atılmaya çalışılan, içeriğinde Mehdi'den sonra çıkacağına inanılan Kahtani'ye atıfla "Mustafa Bey de 28 Ekim'de rüyasında Kahtani'yi görmüş, 'Göreve başladık.' demiş" ifadesinin yer aldığı not kağıdı sadece bu konudaki iki örnek.
Son olarak Trabzon'da yürütülen soruşturmada gözaltına alınan FETÖ şüphelilerinin ifadelerinde örgütün tabanını bir arada tutma ve yeni yapılanma sürecinde "Peygamber efendimizi rüyada gördüm." şeklindeki yalanlarına devam ettikleri ortaya çıktı.
KENDİ GÖRÜNTÜLERİNİ BİLE İNKAR ETTİLER
Darbe girişimi sırasında Ankara'da uçaklarla sivilleri bombalayan FETÖ'cü pilotlar, açılan davaların duruşmalarında, aralarında kamera ve ses kayıtlarının da bulunduğu çok sayıda delile rağmen eylemlerini inkar etti.
Sanıklar, hakim huzurunda alaycı ifadelerle yalan beyanlara başvurdu.
BYLOCK YALANLARI
FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanan zanlıların mahkemelerde yaptığı inkar savunmaları şaşkınlığa yol açtı.
Hakim karşısına çıkan örgüt mensubu bazı sanıklar, telefonlarında ByLock yüklü olduğu tespit edilmesine rağmen bunu inkar ederken, kimileri de emniyet ve savcılıkta uygulamayı kullandıklarını kabullenip mahkemede reddetti.
Samsun'da yürütülen soruşturma kapsamında hakim karşısına çıkan sanık Ercan Ç, ByLock kullanmadığını iddia ederek, "ByLock'u, emniyete çağrıldığımda duydum. İlk başta uyuşturucu madde zannettim." dedi.
ÖRGÜT MENSUPLARINA BASKI
FETÖ, örgütün çökertilmesi için yürütülen soruşturmalarda gözaltına alınan zanlılar ve sanıkların itirafçı olmamaları için de akla hayale gelmedik baskılar kurmaya çalıştı.
Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmanın tutuklu sanığı eski Bünyan Emniyet Müdürü İrfan Soner Yiğit, itirafçı olmaması için FETÖ sanıklarının kendisine baskı yapmaya başladığını belirterek, "İtirafçı olup cenneti, ahiretini kaybetme." diye üzerinde baskı kurulmaya çalışıldığını ifade etmişti.
Yazının alındığı yer: https://www.aydinlik.com.tr/son-operasyonlar-gosterdi-feto-yeni-olusum-surecinde-turkiye-nisan-2018
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
18 Temmuz 2017 - 13:12 Milliyet.com.tr » Kayseri Haberleri » Haber
Fetö Sanığına "İtirafçı Olup Cenneti, Ahiretini Kaybetme" Baskısı
Kayseri'de, FETÖ/PDY davasında tutuklu yargılanan ve etkin pişmanlık yasasından yararlanarak itirafçı olan eski emniyet müdürü, kendisine cezaevinde itirafçı olmaması için baskı yapıldığını söyledi
KAYSERİ (AA) - Kayseri'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) ilişkin davada yargılanan eski emniyet müdürü, cezaevinde kendisine itirafçı olmaması yönünde baskı yapıldığı söyledi.
Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, eski Bünyan Emniyet Müdürü tutuklu sanık İrfan Soner Yiğit ve avukatı katıldı.
Savunmasında, "FETÖ'den tiksiniyorum." diyen Yiğit, söz konusu terör örgütünün çökertilmesi için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğunu belirtti.
Tutuklu kaldığı süre boyunca sağlıklı düşünme fırsatı bulduğunu, neticede itirafçı olarak bildiği her şeyi anlatmaya karar verdiğini vurgulayan Yiğit, "Benim itirafçı olacağımı duyan diğer FETÖ sanıkları bana baskı yapmaya başladı. 'İtirafçı olup cenneti, ahiretini kaybetme' dediler ama ben bu yapının artık çökertilmesini istiyorum. Bunun için de bildiğim her şeyi anlatacağım." ifadelerini kullandı.
Yiğit, birlikte toplantılara gittiği ve telefonuna ByLock yükleyen kişiyi "Bekir" olarak tanıdığını söyledi.
Mahkeme heyeti, etkin pişmanlık yasasından faydalanmak için itirafçı olan Yiğit'in tahliyesine karar vererek, duruşmayı erteledi.
Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/feto-sanigina-itirafci-olup-cenneti-kayseri-yerelhaber-2172252/
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
11 Ocak 2018 - 21:04Milliyet.com.tr » Kocaeli Haberleri » Haber
Fetö'nün Baskı Yaptığını Söyleyen Bir Subay İle İki Astsubay İtirafçı Oldu
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler’in koruma subayı yüzbaşı Burak Akın’ın itirafçı olup adli kontrolle bırakılması sonra Gölcük Donanma Komutanlığı’nda görevli bir yarbay ve iki astsubay itirafçı olmak üzere polis ekiplerine teslim oldu. FETÖ’nün kendilerine meslekten atma, sürgün etme gibi birçok baskı uyguladığını söyleyen Yarbay E.K. ile astsubaylar M.A. ile Ü.E. daha fazla dayanamayarak itirafçı olmak istediklerini söylediler. İfadesinde kendisine örgüt tarafından verilen talimatları anlatan itirafçı astsubay M.A.,verilen emirleri yapmadıklarında Ergenekoncu olmakla suçlandıklarını söyledi.
Emniyetteki sorgularında FETÖ ile ilişkilerini anlatan askerlerden astsubay M.A., FETÖ’nün mahrem ağabeyleri tarafından kendisine verilen talimatları anlattığı ifadesinde, "Bizimle ilgilenen abi, ‘Cengiz Topel Deniz Hava Üs Komutanlığı’nda çalışacaksınız ama yoğun çalışacaksınız. Buradayken mühendislik için sınavlarına girin. Sana eş seçmede de yardımcı olacağız’ dedi. Daha sonra tekrar arayan abi, ‘Seni bir kadınla tanıştıracağız’ dedi bana. Sonra beni Kocaeli dışında üniversitede okuyan bir kadınla tanıştırdı. Ben o kadını beğenmedim, sonra o da kimseyle görüştürmedi” diye konuştu.
Verilen emirleri yerine getirmedikleri zaman örgütün üst düzey yöneticileri tarafından tehdit edildiklerini ifade eden M.A., “Ergenekon soruşturmalarının olduğu dönemdi. Abiler evime geldi, beni aldılar ve bir eve götürdüler. Burada üst düzey biri olduğunu düşündüğüm kişi bize, ‘Neden komutanlarının verdiği emirleri yapmıyorsunuz, size uç deniliyorsa uçacaksınız. Uçmayarak yaptığınız eylem, sizin Ergenekoncu olduğunuzu gösterir. Siz de uçmayarak, komutanlarınızın emrini yerine getirmeyerek Ergenekoncuların ekmeğine yağ sürüyorsunuz. Arka planda bilmedikleriniz var. Sana söyleneni yap’ diyerek talimat verdi. O dönem biz de uçuş tazminatlarımız verilmediği için uçmak istemiyorduk. Şu anda o dönemdeki komutanlarımın hepsi ihraç oldu" şeklinde konuştu.
Haklarında daha önce FETÖ ile ilgili açılmış bir soruşturma bulunmayan üç kripto askerin emniyetteki sorgularının devam ettiği öğrenildi.
Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/feto-nun-baski-yaptigini-soyleyen-bir-kocaeli-yerelhaber-2525499/
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
Anadolu Ajansı MANİSA - Zekeriya Güneş 05.03.2018
İtirafçı olmaktan vazgeçirmeye çalıştı, kendisi itirafçı oldu
Manisa'daki FETÖ soruşturmasında gözaltına alınan 9 askeri okul öğrencisine nezarethanede itirafçı olmamaları konusunda baskı yapan örgütün sözde Manisa askeri sorumlularından F.K., etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma başvurusunda bulundu.
Manisa'da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski 9 askeri okul öğrencisine nezarethanede itirafçı olmamaları konusunda baskı yaptığı iddia edilen örgütün sözde Manisa askeri sorumlularından F.K, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulundu.
Manisa Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetlerindeki (TSK) kripto yapılanmasına yönelik soruşturması çerçevesinde 14 Şubat'ta gözaltına alınan 9 şüphelinin işlemleri tamamlandı.
Ankesörlü/kontörlü telefon üzerinden mahrem imamlarla irtibat kurdukları iddia edilen eski askeri öğrenciler, emniyetteki ifadelerinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediklerini belirtti.
Sorgularında FETÖ ile ilgili önemli bilgiler paylaşan zanlıların bu talebi savcılık tarafından kabul edildi.
İşlemlerinin ardından mahkemeye sevk edilen 9 şüpheli, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Eski askeri öğrenciler, FETÖ ile ilgili bildiklerinin yanı sıra savcıya, aynı nezarethanede kaldıkları ve örgütün Manisa'daki askeri sorumlularından olduğunu sonradan öğrendikleri F.K.'nin, itirafçı olmamaları konusunda kendilerine baskı yaptığını ve telkinde bulunduğunu da anlattı.
Soruşturmayı yürüten savcı, bunun üzerine şüphelilerden ek ifade aldı.
Şüphelilerden eski askeri öğrenci H.T, başka bir FETÖ soruşturması nedeniyle gözaltına alınan F.K. ile aynı nezarethanede kaldıklarını aktardı.
F.K'nin sürekli kendileriyle konuşmaya çalıştığını belirten H.T, şu bilgileri verdi:
"Neden tutulduğumuzu sordu. Bize, 'bunlar geçecek dünya fani, öbür tarafta hesabı sorulacak. Bu 15 Temmuz tiyatrosu da sona erecek. Bir kişinin ikbali ve koltuk sevdası için birçok kişinin canı yakıldı. Avukat geldi o da boş boş konuşuyor. Bildiğin her şeyi anlat diyor. Siz tabii asker olduğunuz için her şeyi bilemezsiniz' dedi. Bana ve diğer arkadaşlara itirafçı olmamamız konusunda baskı yaptı, telkinde bulundu."
Eski askeri öğrenci, F.K'nin konuşmasından rahatsız oldukları için arkadaşlarıyla yanından uzaklaştıklarını ancak bu şahsın daha sonra yine FETÖ'den nezarethaneye getirilen diğer zanlılarla da benzer konuşmalar yaptığını öne sürdü.
Askeri okullardan ihraç edilen 9 şüphelinin verdiği ifadelerin ardından FETÖ'nün sözde Manisa askeri sorumlularından F.K. ile ilgili ayrı bir soruşturma başlatıldı.
"Türk adaletine güvendiğim için"
FETÖ soruşturması kapsamında firari olarak aranan ve 22 Şubat'ta İstanbul'da yakalandıktan sonra Manisa'ya getirilen F.K, emniyette hakkındaki suçlamaları kabul etti.
Nezarethaneye getirilen FETÖ şüphelilerine "itirafçı olmayın" dediği öne sürülen F.K, örgütle ilgili bildiklerini anlatacağını, bu kapsamda etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini söyledi.
Mahrem imamlarla ankesörlü telefonla iletişim kuran TSK içindeki kripto FETÖ mensupları hakkında bilgi veren F.K, Manisa Celal Bayar Üniversitesinde eğitim gördüğü dönemde ve daha sonra örgüt mensubu öğrencilerin askeri okullara yerleştirilmesi amacıyla oluşturulan "sızıntı ağını" yönettiğini anlattı.
Etkin pişmanlık kapsamında bir hafta boyunca ifade veren F.K'nin bu talebi savcılıkça kabul edildi.
Eski askeri öğrencilerin nezarethanede "itirafçı" olmayın iddiasına ilişkin de ifade veren F.K, "Türk adaletine güvendiğim için örgüt içerisindeki tüm bildiklerimi anlatmak istedim. Yanlış anlaşıldığımı düşünüyorum." diye konuştu.
İşlemlerinin ardından mahkemeye sevk edilen F.K, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Kaynak: https://aa.com.tr/tr/15-temmuz-darbe-girisimi/itirafci-olmaktan-vazgecirmeye-calisti-kendisi-itirafci-oldu/1079968
[Edited at 2018-04-07 22:27 GMT] | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "İtirafçı FETÖ şüphelisi "şok mangaları"nın zulmünü anlattı" | Apr 7, 2018 |
--Alıntıdır--
TRT 15 Ocak 2018 Pazartesi
İtirafçı olan eski Kara Harp Okulu öğrencisi, FETÖ'nün askeri liseden harp okuluna geçecek bazı öğrencileri yıldırmak için kurduğu "şok mangaları"nın yaptıklarını anlattı.
Aydın Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün TSK'deki kripto yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak serbest bırakılan S.G, ifadesinde FETÖ'nün Kara Harp Okulundaki yapılanmasına ilişkin ilginç bilgiler verdi.
İfadesinde 2008 yılında Çine Anadolu Öğretmen Lisesini kazandığını, kalacak yeri olmadığı için bir yakının tavsiyesiyle ilçede örgütün kontrolündeki öğrenci yurdunda kalmaya başladığını anlatan S.G, 3 yıl boyunca düzenli olarak örgütün sohbet, yemek ve gezi gibi etkinliklerine katıldığını söyledi.
"Sohbet" adı altındaki faaliyetlerde örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in videolarının izlettirildiğini belirten S.G, "Hatta eğitim yılının son dönemlerinde Fetullah Gülen'in kitapları verilirdi ve bunları bitirmemiz gerektiği söylenirdi. Bu kitapları okuyup bitirebilmek için ben de dahil birçok öğrenci, okullarda devamsızlık haklarını kullanıp okula gitmemiştik." ifadelerini kullandı.
"Mescide, camiye gitmeyin"
Örgütün "Işık evleri"ne ilişkin de bildiklerini anlatan S.G, bu evlerde kalabilmek için askeri ya da polis okullarına gitmenin zorunlu olduğuna işaret etti.
Askeri okula hazırlanmayı kabul ederek 4 kişinin kaldığı eve geçtiğini dile getiren S.G, şu itiraflarda bulundu:
"Bize, 'Eğer siz gitmezseniz sizin yerinize namazı olmayan, içkisi, alkolü olan, kız düşkünü olanlar askeri okula giderler. Bunun günahı da sizin olur.' şeklinde şeyler söyleniyordu. Askeri mülakatla ilgili bize 'Komisyon üyeleri, (Pantolonun paçalarını sıvayın) dediğinde pantolon paçanızı elinizle çekerek direkt yukarı doğru kaldırın, pantolonunuzu katlayarak sıvamayın çünkü katlarsanız namaz kılan birisi olduğunuz anlaşılır. Okulu kazanırsanız mescide ya da camiye gitmeyin, gözle ima yoluyla namazınızı kılın.' şeklinde bilgiler veriliyordu."
Ankesörlü telefonla iletişim
Örgüt evinde kalanların askeri ve polis okullarına girdiğini, kendisinin de 2013 yılında Kara Harp Okulunu kazandığını belirten S.G, bu süreçte örgüt üyeleriyle irtibatın cep telefonuyla değil, ankesörlü telefonlarla yapılması konusunda da uyarıldıklarını anlattı.
Örgütün, Kara Harp Okuluna askeri liselerden gelen öğrencileri büyüteç altına aldığını, düşünce yapısına aykırı olanların intibak eğitimi sürecinde belirlendiği bilgisini veren S.G, bu öğrencileri yıldırmak için fiziksel ve psikolojik baskı yapıldığını itiraf etti.
Örgütten olmayanlara yıldırma politikası
Askeri liselerden gelen öğrencilere baskı yapmak amacıyla eğitimciler ve öğrencilerden oluşan "şok mangaları" kurulduğuna dikkati çeken S.G, şunları kaydetti:
"(Şok mangası) adı altında bir manga vardı. Askeri lise öğrenimini gören öğrenciler, mezun olduktan sonra harp okulunda intibak eğitimine katılırlardı. Bu şahıslardan lisedeyken disiplin puanı düşük olan öğrencilere diğer öğrencilerden ayrı psikolojik ve fiziksel baskı kurmak amacıyla zorlu eğitim yaptırılıyordu. Amaçları (askeri liseden gelen) bu öğrencileri pes ettirerek harp okuluna geçmeden kendi istekleriyle okuldan ayrılmalarıydı. Bu şekilde okuldan ayrılanlar oldu ancak o zulme katlanıp okula devam edenler de vardı."
Kaynak: http://www.trthaber.com/haber/turkiye/itirafci-feto-suphelisi-sok-mangalarinin-zulmunu-anlatti-346561.html
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
FETÖ elebaşı itirafçıları "Kafir" ilan edince ifadesini değiştirdi!
Milliyet 19 Ocak 2018 - 19:46
Samsun'da, önceki duruşmalarda itirafçı olan sanık bugün ise Etkin Pişmanlık Yasası'ndan vazgeçince tutuklandı. Elebaşı Gülen'in itirafçıları "kafir" ilan etmesinden sonra sanığın itirafçılıktan vazgeçmesi dikkat çekti
SAMSUN'DA, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmasında tutuklu olarak yargılanan 23 yaşındaki genç kız, yargılandığı mahkemede 'Etkin Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmak istediğini belirterek itirafçı olmuştu. Örgütün öğrenci ablası olduğunu söyleyip, telefonuna ByLock'u yükleyeni anlatıp, örgütle ilgili bilgi vermesine rağmen yargılandığı davanın son duruşmasında verdiği ifadeleri baskı altında verdiğini iddia edip çark eden Ebru Demirtaş, 8 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılıp tutuklanarak cezaevine gönderildi.
DAHA ÖNCEKİ DURUŞMADA İTİRAFLARDA BULUNMUŞLARDI
Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün görülen FETÖ davasında 3'u tutuklu 10 kişinin yargılanması sona erdi. Tutuksuz olarak yargılanan 23 yaşındaki Ebru Demirtaş, daha önceki duruşmada hakimin ve savcının "Etkin Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmak ister misin" sorusuna pişmanlık yasasından yararlanmak istediğini belirterek, kendisinin örgütün öğrenci ablası olduğunu söyleyip telefonuna da ByLock'u kimin yüklediğini anlatıp örgüt ile ilgili bilgiler verdi.
İFADE DEĞİŞTİRDİ TUTUKLANDI
Ancak, bugün görülen son duruşmada Ebru Demirtaş ifade değiştirerek, Etkin Pişmanlık Yasası'ndan yaralanmak istemediğini söyleyip daha önceki ifadelerinin baskı altında verdiğini iddia etti. Mahkeme, Ebru Demirtaş'ı "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 8 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırarak tutuklanmasına karar verdi.
Duruşma salonunda adliye polisi tarafından gözaltına alınan Demirtaş, mahkeme tarafından tutuklanma müzekkeresinin yazılmasının ardından Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim edilerek akşam saatlerinde Samsun Kapalı Cezaevine gönderildi. Demirtaş'ın, FETÖ elebaşının itirafçılar ile ilgili yaptığı açıklamadan sonra ifade değiştirdiği iddia edildi.
ÖRGÜT ÜYELERİNE CEZA YAĞDI
Aynı davada tutuklu olarak yargılanan Nursal Karaca 7 yıl 5 ay 3 gün, Serdar Çetin 8 yıl 3 ay ve Uğur Sezer 7 yıl 5 ay 3 gün hapis cezasına çarptırılarak tutukluluk hallerinin devamına karar verilirken, tutuksuz yargılanan Ömer Faruk Çeken 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı ve Etkin Pişmanlık Yasası'ndan yararlanan Ferdi Ulaş ise 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılıp 'Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması'na karar verilerek cezası ertelendi. Tutuksuz olarak yargılanan Şaban Kara, Ömer Erol, Harun Yıldız ve Halil Acar ise beraat ettiler.
FETÖ ELEBAŞININ İTİRAFÇILARLA İLGİLİ KONUŞMASI
Terör örgütü elebaşının örgüt üyelerini ayakta tutmak, talimatlar vermek, çözülmelerin önüne geçmek için hazırladığı yeni bir videosu yayınlandı. FETÖ elebaşı Gülen, örgüte yakın sosyal medya hesaplarından da yayınlanan videoda örgüt üyelerini deşifre eden, itirafçı olan kişileri kafirlikle suçladı. İtirafçı olmak yerine şiddete maruz kalınmasının tercih edilmesinin "sevap" kazandıracağını öne süren Gülen, örgüt üyelerini deşifre eden, yaptıklarını itiraf eden kişilerin günde "10 vakit" namaz kılsa da "İslam yolunda kafir" olacağını ileri sürdü. Videonun, son günlerde bazı rütbeli asker ve polislerin örgüt üyesi olduklarını itiraf etmeleri ve örgütteki bazı önemli isimleri deşifre etmesinin ardından yayınlanması dikkati çekti.
Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/feto-davasinda-itirafciliktan-vazgecince-samsun-yerelhaber-2543696/
[Edited at 2018-04-08 00:42 GMT] | |
|
|
Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Alıntıdır--
"FETÖ'de ajan krizi ve çözülmeler"
Odatv/ Yazı: "Asiye Güldoğan" 08.04.2018 00:5
Kırk yıllık bir mazisi olan FETÖ, 15 Temmuz’a kadar “çok yüzlü” tavırlarıyla ve “herkese mavi boncuk takan” stratejiyle neredeyse ülkeyi yönetecek noktalara geldi. Türkiye’de sağdan sola “kullanmadığı parti, hatta örgüt” kalmadı. Radikal sol diye anılan gruplarda bile etkin olduğu sonradan anlaş... See more --Alıntıdır--
"FETÖ'de ajan krizi ve çözülmeler"
Odatv/ Yazı: "Asiye Güldoğan" 08.04.2018 00:5
Kırk yıllık bir mazisi olan FETÖ, 15 Temmuz’a kadar “çok yüzlü” tavırlarıyla ve “herkese mavi boncuk takan” stratejiyle neredeyse ülkeyi yönetecek noktalara geldi. Türkiye’de sağdan sola “kullanmadığı parti, hatta örgüt” kalmadı. Radikal sol diye anılan gruplarda bile etkin olduğu sonradan anlaşıldı.
15 Temmuz öncesi neredeyse devleti yönetirken ve paralel yapı diye anılırken, “devletin içine sızmış” deniliyordu. Bugünler de “aslında devlet FETÖ’ye sızdı” esprileri yapılıyor.“Erdoğan FETÖ’ye sızdı” diyenler de var.
Fakat bu espriyi FETÖ mensupları ciddiye alıyorlar ve yandaşlarına buna inandırmak için uğraşıyorlar.
HER ŞEYE İNANMAYA HAZIR GÖRDÜKLERİ TARAFTARLARINA...
15 Temmuz’dan önce ve sonra, haklarında gözaltı olacağını “48 saat önceden haber alıp” firar eden FETÖ’nün beyin takımı, yurt dışında yaptıkları faaliyetlerde, yapmaya çalıştıkları yayınlarda, ısrarla “Devletin FETÖ’ye sızdığını dile getirmek için” yoğun çaba harcıyorlar. Şu an en çok üzerinde durdukları mevzu bu.
Yazılanlara ve söylenenlere bakarsanız, onlara göre “tertemiz” cemaatin içine MİT mensupları girdi ve bazı önemli ağabeyler de MİT tarafından devşirilerek, “suçsuz günahsız” cemaat “Erdoğan’ın Ergenekoncularla bir olup kendi kendine yaptığı 15 Temmuz darbe girişimine bulaştırıldı” ve “güzelim” cemaatin “hiç de alakası olmadığı halde” darbe girişimiyle anılmasına sebep verdi. “Gerizekalı, koyun gibi saf ve her güçlünün yanında yer alan umursamaz ve seviyesiz halk” da, buna inandırıldı.
Kendileri de bunu “her şeye inanmaya hazır gördükleri taraftarlarına” anlatmayı en büyük gaye olarak görüyorlar. Aslında zaten inanmaya hazır olan sayıca azalmış bir kitleye yönelik bu çaba anlamsız gibi geliyor. Fakat bunun nedenleri var.
Birinci neden, aslında inanmaya hazır kendi taraftarından çok yurt dışında “bu işin gerçeği böyle” diye anlatmak. “Erdoğan diktatör ve darbeyi kendi kendine yaptı, bizi de ilgimiz olmadığı halde kurban etti, oysa biz çok demokratız, aydınız, adaleti savunuyoruz, kimseye zarar vermeyiz” algısını yurt dışı basına, Batı devletlerine, sivil toplum örgütlerine vermek istiyorlar. Bunu yaparlarken bazen Erdoğan’ın diktatörlüğünü, zalimliğini de aşarak, Türkiye’yi hatta Türkleri aşağılayan, kötüleyen, “faşist devlet” diye niteleyen, “Böyle bir ülkenin mensubu olmaktan utanç duyduklarını” dile getiren sözler sarf ediyorlar. Türklerin Asya’dan gelen “barbarlar” olduğunu, Türklerin “fetihle ve işgalle sadece yağmalamayı”bildiğini, “Türklerden ve Türkiye’den demokrat olamayacağını” ima eden yazılara, yorumlara bile rastladım. Bir zamanlar “devleti ve Türklüğü kutsayan” FETÖ’nün yurt dışı firarilerinin çoğu artık devlete de, Türklüğe de “düşman” olmuşlar. Zaten Afrin harekatına da karşılar.
FETÖ HAÇLI ORDUSUNUN ÖNEMSİZ NEFERLERİ
Oysa Batı devletleri Türkiye’yi düşman görmek istediği zaman “FETÖ’cülerin kötülemesine” ihtiyacı yok. FETÖ’cüler artık hiç övmüyorlar, artık Türkiye düşmanılar ama övseler bile düşman olmak gerekiyorsa olurlar, ya da öyle bir algı vereceklerse FETÖ'cülere minnet duymazlar. Batı menfaati gereği Türkiye ile dost olacaksa “FETÖ istediği kadar yırtınsın” fark etmez. Gerek Avrupa, gerek ABD için devletlerarası ilişkilerde duygusallığa yer vermezler, hem onlar için “bir ülkenin demokrat veya diktatörlük olması” çok önemli değil. Şeriatla ve krallıkla yönetilen Suudi Arabistan şu an ABD’nin en yakın dostu İsrail ile birlikte. Batılı değerler, demokrasi, adalet kavramlar “kendi ülkeleri için geçerli”, geri kalan dünyada “darbe olmuş, kan gövdeyi götürmüş” umurlarında değil. Ayrıca kendi Batılı ülkelerinin dışındakilerinin öyle “demokrat olmasını, huzur bulmasını” da pek istemezler. Çıkarlarına ters bir gelişme olursa, o zaman bu kavramları sık sık kullanırlar. Ardın da ya darbe gelir, ya da işgal.
Zavallı FETÖ'cüler, kendilerini ABD ve AB ile öyle içselleştiriyor ki, “oralara ait bir parçayız” hissini taşıyorlar neredeyse. Oysa hiç de değiller. Bulundukları ülkelerin gönüllü lejyonerliğini yapsalar da o ülkeler gerçekte onları “şimdilik işe yarayan zavallı ve hain olarak” görüyorlar. FETÖ'cülerin Haçlı ordusunda yer almaları, Haçlılar için bir önem arzetmiyor. Sadece“Erdoğan’a düşmanlıklarının kredisine” sahipler, bu kredi de sonsuz değil. FETÖ'cülerin bir kısmı da bunun farkında aslında.
Sürekli “Türkiye’yi kötüleyen” yazılarında, Türkiye’den bahsedince mutlaka şablonu belli “negatif cümleler” kullanan değerlendirmelerinde sıklıkla “Türkiye’yi İran ve Libya ile eşdeğer” göstermeye çalışıyorlar. Haçlı ordusunun değersiz neferleri olarak, “Batı’nın düşman olduklarıyla Türkiye’yi bir gösterip”, ABD, AB ve İsrail’e şirinlik yapmaktan başka yaptıkları bir şey yok.
Kosova’daki 6 FETÖ’cünün Türkiye’ye getirilmesini eleştiren bir yazıda, “tıpkı Libya ve İran gibi” diyor. Oysa o tür operasyonlarının alâsını ABD ve İsrail yapıyor, onlara hiç değinmemeye özen gösteriyorlar. ABD ve İsrail bırakın operasyonu, bazen buldukları ülkede “infaz” ediyor. FETÖ'cü’lerin böyle bir taktiği var ama “ülkelerini karalamaktan başka bir şey yapmadıklarını” o adlarını geçiremedikleri ülkeler iyi biliyor.
Asıl maharetli oldukları Türk halkını aldatabilmek yeteneklerini, artık Türk ve Türkiye düşmanları oldukları için kaybetmişler. Bazen Kemalistlere, bazen PKK’lılara, son zamanlarda ise en çok YPG’ye şirinlik yapma ağır basıyor. PKK, YPG, Ermeni soykırımı gibi konularda Türkiye’nin karşısındalar. Afrin harekatını “TSK’nın işgali olarak” görüyorlar ve yurt dışında PKK/YPG’lilerin gösterilerine destek veriyorlar.
İkinci neden ise, Türkiye’de “kendilerinden uzaklaşan geniş bir kitleye” ve özellikle “hapishanede olanlara” inandırabilir miyiz kaygısı. Çünkü mecburen kendi yanlarında olanlar da bile FETÖ’nün durumu sorgulanıyor. “Madem Adil Öksüz, Hüseyin Gülerce, Latif Erdoğan Mit ajanıydı, bunlar nasıl cemaatin en etkin yerlerinde görev aldı?” diye soruyorlar mesela.
AHMET DÖNMEZ’İN SORULARI ASLINDA BİR İTİRAF
Çok konuşulan bu konuyu devletin FETÖ’ye sızdığına inanan Ahmet Dönmez de dile getirmiş. “Adil Öksüz, hava kuvvetleri imamı olarak biliniyor. Hayır. Aslında 2015 yılında bütün TSK’nın imamı haline getirildi. Bu cemaat içi atamayı kim yaptı? Öksüz’ün önünü açanlar kimler? Öksüz’le birlikte bütün alt kadroyu kim şekillendirdi?” diye sorular soruyor Fethullah Gülen’den habersiz bir şey yapılamayacağını bildiği halde. FETÖ’nün kendini sorgulaması gerektiğini söylediği röportajında Ahmet Dönmez, bir bakıma “ilginç itiraflarda”bulunmuş.
“Öksüz darbeden 4 gün önce ABD’ye geldiğinde Gülen’in yanına uğramış mıdır? Uğramadıysa neden ‘Buraya gelmedi. Bu bir iftiradır’ denmiyor? Uğradıysa ne konuşulmuştur? Adil Öksüz MİT tarafından angaje edildiyse bu ne zaman olmuştur? Bu ilişki nasıl başlamıştır? Hiç fark edilmiş midir? “Yukarılara” hiç uyarı yapılmış mıdır? Eğer fark edilemediyse 15 Temmuz’dan sonra nasıl bu bilgiye sahip olunmuştur? Nasıl ve ne zaman tespit edilmiştir? Bu bir kanaat veya yorum mudur yoksa somut bir bilgiye mi dayanmaktadır? Somut bilgi ise neden yüksek sesle anlatılmıyor?” sözleri de Ahmet Dönmez’e ait.
“Bir de ‘Cemaat açıktan eleştirilemez’ diyen bir kesim var?” diyen Ahmet Dönmez “O neden! Diğer herkese yönelik eleştiriler açık olmalı, AKP açıktan eleştirilmeli, o açıktan bu açıktan, bir tek Cemaat mi açıktan eleştirilemez? Neden? Ayrıcalığı ne?” gibi ilginç sorular da soruyor.
“Konuşmak, tartışmak, sorgulamak” isteyen küçük bir kesim ama FETÖ içinde büyük bir kitlenin sözcüsü. “Susulsun, konuşulmasın, bunların sırası değil” diyenler ise üst yapıya hakim. Ahmet Dönmez’i ajanlıkla, hainlikle suçlayanlar var. Tuncay Opçin de ajan olabileceğini ima eden sorular yöneltti Ahmet Dönmez’e. Sadece sesini çıkaran birkaç kişiye yönelik değil bu ithamlar. FETÖ’nün içinde “ajan krizi” yaşanıyor ve birbirini ajan diye suçlayan çok kişi var.
FETÖ’DEN KURTULMAK İSTEYİP DE İTİRAF EDEMEYENLER
Türkiye’de de çok derinden yaşanıyor bu ajan krizi. Aslında pek çok FETÖ'cü suçlamasıyla içeride olan, “bu işten bir şekilde sıyrılmak” istiyor, itiraflarda bulunmaya da meyilli. Fakat aynı koğuşta yerine göre 50-60 kişi bir arada kaldıkları için “Mahkemede bir şey dersem, koğuştaki arkadaşların yüzüne bakamam, belki zararları olur” endişesiyle söylemek istediklerini söylemiyorlar. Avukatlarıyla başbaşa konuştuklarında, “Nasıl diyeyim, tahliye olmaz koğuşa dönersem davaya hainlikle suçlanır dışlanırım, bana aileme zarar gelse ben ne yaparım” diyorlar. O koğuşa dönmeyecek olsalar, mahkemede konuşacak çok kişi var.
Dışarıdakilerde ise bir daha bulaşmamak üzere uzaklaşma eğilimi var. Gerçekten de çoğu hem bulaşmıyorlar, hem de bazılarını uyarıyorlar. Bu olay FETÖ’nün en büyük derdi. Türkiye’de uzaklaşan eski mensuplarına pek müdahil olamıyorlar, yeterince kontrol edemiyorlar.
Yine de bu konuda “kadınlar aracılığıyla” dağılanları, uzaklaşanları toparlamaya çalışıldığına dair iddialar var. “Fethullah Gülen’in yakınlarından birinin ablası” vasıtasıyla başlatılan bir faaliyetten söz ediliyor. Fakat bu faaliyet büyük şehirlerde filan değil, gözden uzak bir yerde, Ege’de bir ilçede başlatılmış ama oradan Türkiye çapında yaygınlaştırılmaya çalışılıyormuş. İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den, Bursa’dan o ilçeye gidip görev alanlar olduğu, ayda bir her yerden katılımla gizli toplantı yapıldığı söyleniyor.
Kadınlar aracılığıyla aileleri ve erkekleri etkilemek ve kadınların kontrolüyle toparlanma sürecini gerçekleştirmeye çalışmak da yeni taktiklerden biri. Fakat Türkiye’de onlara yönelik “öyle derin bir nefret” var ki, toparlanma çalışmalarında da verim alamıyorlar.
Türkiye’ye ve halkına kırgın, kızgın, öfkeli ve düşman olan FETÖ, kendi içlerinde sorgulama, birbirini ajan olarak itham etme, “biz devlete sızdık derken aslında devlet bize mi sızdı” tartışmalarıyla uğraşıyorlar daha çok.
Yani birbirlerine de kırgın, kızgın, öfkeliler ve artık düşman olma noktasındalar.
Kaynak: https://odatv.com/fetode-ajan-krizi-ve-cozulmeler-08041856.html
-------
Ruşen Çakır medyascope 13 Tem 2017 - Fetullah Gülen'in yalanları (21 dakkalık vidyo) -> https://www.youtube.com/watch?v=Nv0Qr7vi2co
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
‘Gülen’in köpeğiyim’ dediği öne sürülen profesörün 22,5 yıl hapsi istendi
Hümeyra PARDELİ/ERZURUM, (DHA) 14:00 8 Nisan 2018
Erzurum'da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklu yargılanan Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabri Çolak'ın (69), 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına devam edildi. Tanık beyanlarına göre kendisini 'Ben Fetullah Gülen'in köpeğiyim' diye tanımladığı ileri sürülen Sabri Çolak'ın mahkemeye sunulan mütalaada 'silahlı terör örgütü yöneticiliği'nden 22,5 yıla kadar hapsi istendi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından, yürütülen soruşturma kapsamında emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Sabri Çolak, 11 öğretim üyesi ile birlikte gözaltına alındı. Bilgi sahibi olarak ifadesine başvurulan Ü.A., Sabri Çolak’ın örgütün etkin üyesi olduğunu iddia etti. Çolak’ın FETÖ/PDY’nin manevi abilerinden olduğunu belirten Ü.A., sanığın elebaşının yanında kaldığını söyledi. Yaptığı sohbetlerde Sabri Çolak’ın himmet topladığını bildiren Ü.A., “Hatta kendisini ‘Ben Fetullah Gülen’in köpeğiyim’ diye adlandırarak propagandasını yapıyordu” dedi.
GÜLEN’ HAYRANLIĞINI BELGESELDE ANLATMIŞ
Soruşturma kapsamında Sabri Çolak’ın bir internet sitesinde, ‘Geçmişten İzler’ isimli belgeselde örgüte nasıl katıldığını, örgüt lideri Fethullah Gülen’e olan hayranlığını ve bağlılığını belirttiği tespit edildi. Sabri Çolak’ın evinde yapılan aramada ‘talebelerim’ ibareli not kağıdı, Fethullah Gülen’in fotoğraflarının bulunduğu gazete parçaları ele geçirildi. 22 Temmuz 2016’da 1 Nolu Sulh Ceza Hakimliği’ne çıkarılan Sabri Çolak, suçlamaları kabul etmedi. Sabri Çolak, mahkemedeki ifadesinde, “Ben böyle bir terör örgütü olduğuna 15 Temmuz’a kadar inanmadım. Bu tarihteki olay, beni çok yaraladı. Şu anda var mı bilemiyorum, ama yok da diyemiyorum. O tarihte sevdiğim, saygı duyduğum Fethullah Gülen’e saygım ve sevgim bitmiştir. Suçluluğu netleşirse, ona zarar vermeye çalışacağım. Şu anda gözümden düşmüştür. 2013 yılında Erzurum’dan birkaç arkadaşımla Pensilvanya’da Fethullah Gülen’i ziyaret ettik. Hoca efendiyi çok sevdiğim için, onun da beni çok sevdiği için ziyaretine gittiğimizde birlikte konuşurduk. Yaklaşık 10-11 defa görüşmüşümdür. Ben Fethullah Gülen’i çok sevdiğim için, gönülden bağlı olduğum için sorduklarında hep övdüm. Bu örgüte kesinlikle himmet toplamadım. Sadece eğitim kurumlarına yardım ettim. Ben, kesinlikle hiçbir yerde, ‘Ben Fethullah Gülen’in köpeğiyim’ şeklinde bir söz söylemedim, iftiradır. 17-25 Aralık öncesinde kadar bunun örgüt olduğunu düşünmüyordum. Bundan sonra da örgüt olup olmadığı konusunda kafam karışmıştı. Eski bakanlardan Muammer Güler’in Rıza Zarrab ile bağlantılarını, ayakkabı kutularındaki paraları görünce bu tereddütlerim gitti ve böyle düşünmedim. Bundan dolayı internet sitesinde bu gruba üye olduğumu ve bağlı olduğumu belirttim. Ancak 15 Temmuz’dan sonra gönül bağım kopmuştur” diye kendisini savundu. Tutuklanan Sabri Çolak hakkında Erzurum 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı.
Tutuklu sanık Sabri Çolak’ın yargılanmasına devam edildi. Duruşma savcısı mahkemeye sunduğu mütalaada, Çolak hakkında ‘silahlı terör örgütü yöneticiliği’ suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep etti. Duruşma, sanık avukatının esas hakkında savunma hazırlaması için ertelendi.
Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/gulenin-kopegiyim-dedigi-one-surulen-profesorun-225-yil-hapsi-istendi-2337962/
[Edited at 2018-04-08 14:34 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Alıntıdır--
Kod adı “Zeyd”
Posta/ Yazı: Nedim Şener -06 Nisan 2018 - 05:00
Türkiye onu, Balyoz belgelerini Taraf gazetesinden Mehmet Baransu’ya ulaştıran kişi olarak tanıdı. Adı Tuncay Opçin, halen görülmekte olan Balyoz kumpas davası sanıklarından. Firar ettiği Amerika’dan 14 Temmuz 2016’da twitter hesabında şunu yazmıştı: "Yatakta basıp, şafakta asacaklar."
Ne demek istediği 15 Temmuz gecesi 250 ... See more --Alıntıdır--
Kod adı “Zeyd”
Posta/ Yazı: Nedim Şener -06 Nisan 2018 - 05:00
Türkiye onu, Balyoz belgelerini Taraf gazetesinden Mehmet Baransu’ya ulaştıran kişi olarak tanıdı. Adı Tuncay Opçin, halen görülmekte olan Balyoz kumpas davası sanıklarından. Firar ettiği Amerika’dan 14 Temmuz 2016’da twitter hesabında şunu yazmıştı: "Yatakta basıp, şafakta asacaklar."
Ne demek istediği 15 Temmuz gecesi 250 kişinin şehit olduğu darbe girişimiyle anlaşılabildi. Uzun yıllar subay olup olmadığı tartışıldı. Meğer o FETÖ’nün TSK içindeki kripto üyelerinden sorumlu “mahrem imamlardan” birisiymiş. Opçin’in, “mahrem imam” olduğunu açıklayan bir dönem ona bağlı olan FETÖ üyesi Çanakkale Boğaz Komutanlığı Kurmay Başkanı Deniz Kurmay Albay Mahmut Kemal Alhan.
Kurmay Albay Alhan 23 Kasım 2017 tarihinde Çanakkale Savcılığı’na verdiği ve 22 Şubat 2018 tarihli iddianamede (No:2018/156) yer alan ifadesinde, Tuncay Opçin’in örgütte “Zeyd” kod adını kullandığını söylemiş. “Zeyd” İslam tarihinde Hz. Muhammed’in evlatlığı olarak biliniyor. Opçin öyle bir kod adı seçmiş ki, kendisini “Zeyd”, Gülen’i peygamber olarak görüyor anlaşılan.
Gelelim, Çanakkale Boğaz Komutanlığı Kurmay Başkanı Deniz Kurmay Albay Mahmut Kemal Alhan’ın itiraflarına. FETÖ ile ilk irtibatının ortaokul üçüncü sınıfta başladığını anlatan Alhan, 1986 yılında Deniz Kuvvetleri Deniz Lise’ne girmiş, orada FETÖ’cü devre arkadaşları Cevdet Halaç, Süleyman Çelik ve Alim Akpınar bir FETÖ hücresine bağlanmış. Hücrenin başında “mahrem imam” Tuncay Opçin varmış.
“Rütbelerimizi Gülen taktı”
1994 yılında Harp Okulu’ndan mezun olan Alhan savcılıkla şok edici şu bilgileri paylaştı: “Mezun olmadan 2-3 gün önce ‘Zeyd’ kod adlı Tuncay Opçin bir sonraki hafta Fethullah Gülen’in bizzat bizim teğmen rütbelerimizi takacağını, geleceğimiz gün üniformalarımızı da yanımızda getirmemizi istedi. Belirtilen tarihte Altunizade’de bulunan özel bir okula götürüldük.
Burada bir odada üstümüzü değiştirdik sonra binanın beşince katına çıkarıldık. Girdiğimiz oda büyük bir odaydı, içeride hatırladığım kadarıyla Fetullah Gülen, ‘Zeyd’ kod adlı Tuncay Opçin, daha önce görmediğim 3-4 kişi, ben, Cevdet Halaç, Süleyman Çelik ve Alim Akpınar tek sıra halinde dizildik. Fethullah Gülen her birimize tek tek rütbelerimizi taktı sonra da dua etti.
Tuncay Opçin bize, “Size bir isim bulalım, böylesi daha güvenli olur” diyerek bana ismimin “Cem” olmasını söyledi. Ancak ben modern bir isim istedim. O zaman bana, “Senin adın ‘Kaan’ olsun dedi.” Sonrası malum, görev yerlerine dağılan subaylardan hangi eğitimleri gördüklerini, kimlerin kurslara katıldığını, kurstaki personelin zaafiyetlerini öğrenmeye çalışıp himmet toplamış.
Demem o ki, Opçin, “Yatakta basıp, şafakta asacaklar” twitini boşuna atmamış, “mahrem imam” olarak darbeden haberdar olmasından daha doğal ne olabilir.
Kaynak: http://www.posta.com.tr/kod-adi-zeyd-nedim-sener-yazisi-1401870
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
Rakamlarla FETÖ tehlikesi
Posta/ Yazı: Nedim Şener -30 Mart 2018 - 05:00
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli Kara Harp Okulu’ndaki Ant İçme Töreni’nde, FETÖ’nün askeri okullardaki yapılanması için, “....Hamdolsun, şu an itibarıyla bu tehlike tamamen ortadan kaldırılmıştır.”dedi. Ben de, asıl tehlikenin bu tür sözler olduğunu yazmıştım. Milli Savunma Bakanlığı’ndan bir açıklama geldi.
Bakan’ın sözlerinin medya tarafından yanlış anlaşıldığı, FETÖ’nün askeri okullarda tehlike olmaktan çıkartıldığına vurgu yaptığı bildirildi.
Açıklamada, Bakan Canikli’nin, “Askeri okullarda öğretim elemanları kadrosu ve öğrenci alım sisteminin yeniden yapılandırıldığı, bu nedenle askeri okullardaki FETÖ yapılanmaları temizlendi ama TSK'daki FETÖ temizliği devam ediyor, daha uzun bir süre de devam edecek gibi gözüküyor.” sözlerine dikkat çekilerek mücadelenin süreceği bildirdi.
Bu açıklamaya 15 Temmuz’da FETÖ darbe girişimine canıyla direnmiş Türk halkı adına memnun olduğumu söylemek isterim. Yeter ki bu kararlılık devam etsin, ben açıklamayı yanlış anlamış olmayı kabul ederim.
Son rakamlarla TSK'da FETÖ
Çünkü FETÖ’nün baştan beri en kripto ve en tehlikeli, en büyük yapılanması TSK’da gerçekleşti. Milli Savunma Bakanlığı’ndan gönderilen son rakamlar da bunu teyit ediyor. 26 Mart 2018 itibarıyla FETÖ’nün Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri’ndeki yapılanması ile ilgili tepitleri aktarayım.
15 Temmuz’dan bu yana 15 bin 824 general, amiral, subay, astsubay, uzman erbaş, sözleşmeli er ve erbaş hakkında FETÖ’den işlem yapıldı.
Bu işlem, ihraç, geçici görevden uzaklaştırma, açığa alma ve tutuklamaları kapsıyor. Rakam her gün artıyor. Belki rakam size düşük gelebilir. Ama bunu TSK’daki toplam general, amiral ve subay rakamlarıyla karşılaştırdığımızda tehlikenin büyüklüğü ortaya çıkıyor.
Örnek vereyim; Kara Kuvvetleri’nde FETÖ nedeniyle hakkında işlem yapılan generallerin oranı yüzde 43.9, subayların oranı yüzde 21.9. Bu rakam ihraç, açığa alma, geçici görevden uzaklaştırma ve tutuklamayı kapsıyor.
Deniz Kuvvetleri’nde hakkında FETÖ’den işlem yapılan amiral oranı yüzde 55.4, subayların oranı yüzde 27.3. Hava Kuvvetleri’nde hakkında FETÖ’den işlem yapılan general oranı yüzde 44.4, subayların oranı yüzde 32.5.
Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri’nin toplamında hakkında FETÖ’den işlem yapılan general ve amirallerin oranı yüzde 46, subayların oranı yüzde 24.7. Bu rakamlar tehlikenin büyüklüğünü, her gün bir yenisi yapılan operasyonlar da tehlikenin sürdüğünü gösteriyor.
Kaynak: http://www.posta.com.tr/rakamlarla-feto-tehlikesi-nedim-sener-yazisi-1398783
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
FETÖ çatladı 3500 itirafçı
Posta/ Yazı: Nedim Şener -02 Nisan 2018 - 05:00
Fethulahçı Terör Örgütü’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki “mahrem imamlar” soruşturmalarını yakından takip ediyorum. Tamamına yakını “öğretmenlik” mesleğini yapan bu “mahrem imamlar” TSK içindeki FETÖ’cü subaylarla ilişki kurup, örgüte yönelik operasyonların detaylarını öğrenmeye ve önlem almaya çalışıyorlar.
Ayrıca operasyonlarda başı çeken isimleri tespit edip sosyal medya aracılığıyla itibarsızlaştırmaya uğraşıyorlar. Ancak işler FETÖ’nün, FETÖ elebaşı Gülen’in düşündüğü gibi gitmiyor. Çünkü İstanbul’da başlayan ve dokuz bine yakın ismin tespit edildiği ankesörlü hat operasyonlarında kısa süre içinde 500 kişi gözaltına alındı ve 150’si itirafçı oldu. İtirafçı olanların sayısında hızlı bir artış var.
15 Temmuz’dan bu yana Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde gözaltına alınan kişilerden bin 63’ü itirafçı olmuşken, son bir ayda 406 kişi birden itirafçı olarak etkin pişmanlıktan yararlandı. Sadece Kara Kuvvetleri’ndeki itirafçı sayısı bin 469’a çıktı.
Deniz Kuvvetleri’nde 379 subay itirafçı oldu onların verdiği bilgiler sayesinde 585 sivil mahrem imama ulaşıldı. Bunda en önemli etken itirafçı olanlar hakkında “geçici görevden uzaklaştırma” kararı uygulanmış olması. Darbe girişiminde rol almamış bu kişiler hakkında, doğrudan TSK’dan atmak yerine etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırarak, geçici görevden uzaklaştırma kararı alınması maddi haklarının korunması anlamına geliyor. Bu da FETÖ’nün kripto yapısının çatlamasında en önemli etken.
Broşürden külliyata
Nitekim şubat başında Konya merkezli olarak yapılan bir operasyonda 120 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Gözaltına alınanlardan 45’i itirafçı oldu. Ardından şubat ayı sonunda Konya merkezli olarak sivil imam ve muvazzaf askerlere yönelik FETÖ operasyonlarında, 33 ilde 80 kişi, mart ayında ayrı tarihlerde 43 ilde 84 kişi, dört ilde 12 kişi, 38 ilde 74 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı.
İtirafçıların isimlerini verdiği kişiler başka isimleri veriyor. FETÖ’nün TSK içerisinde çatlamış olan kripto yapılanması bitiş noktasına doğru gidecek. Bir de genel bir rakam vereyim, şimdiye kadar TSK bünyesindeki FETÖ soruşturmaları kapsamında itirafçı olanların sayısı 3 bin 500’ü bulmuş durumda.
17/25 Aralık sonrası devletin elinde FETÖ ile ilgili yalnızca bir broşür vardı, bugün bir külliyat varsa bu itiraflar sayesinde. Bu rakamlar, FETÖ elebaşının yılbaşındaki bir konuşmasında “itirafçı olursanız kafir olursunuz” sözünün etkisinin olmadığını gösteriyor. FETÖ’yü bitirecek olan da budur.
Kaynak: http://www.posta.com.tr/feto-catladi-3500-itirafci-nedim-sener-yazisi-1399807
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
İstila edilmiş kartal yuvasındaki yalancı; Akın Öztürk
Posta/ Yazı: Nedim Şener -23 Mart 2018 - 05:00
FETÖ, 15 Temmuz darbesi planında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın kendileriyle beraber hareket edeceğini düşünmüş, B planı olarak da Orgeneral Akın Öztürk’ün darbenin 1 numarası olacağını hesaplamıştı.
Hulusi Akar, saat 20.45’te darbeyi kendisine tebliğ eden Mehmet Dişli’ye tepki göstermiş, sonra da FETÖ’cüler tarafından derdest edilmişti. Plana göre darbenin başında yer alacak en rütbeli kişi Akın Öztürk’tü. Öztürk bunu hep reddetti, hatta darbenin merkezi Akıncı Üssü’nde bulunmasını, “Torunlarımı özlediğim için oradaydım” diye açıklamıştı.
Oysa Öztürk, 15 Temmuz akşamı Hava Kuvvetleri Komutanı Ünal’ın da katılacağı, Korgeneral Mehmet Şanver’in kızının İstanbul Moda Deniz Kulübü’ndeki düğününe davetliydi. Hatta gelmesi halinde nikah şahidi olacaktı. Ama o, davetli olduğu aile dostunun düğünü yerine darbenin merkezi Akıncı Üssü’ne gittti. Bunu da “Torunlarımı özlediğim için gittim” diye açıkladı. Korgeneral Mehmet Şanver’in kaleme aldığı, 15 Temmuz Kartal Yuvasının İstilası kitabı(İnkilap Yayınevi), Akın Öztürk’ün, davetli olduğu düğüne gelmeme kararını çok önceden verdiğini ortaya koydu.
Şanver’in kitabında yer verdiği ve 12 Temmuz 2016 günü Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ile yaptığı telefon konuşması, Akın Öztürk’ün 15 Temmuz günü aniden depreşen “torunlarımı özledim” gerekçesinin yalan olduğunu, düğüne gelmeme kararını çok önceden verdiğini ortaya koyuyor.
12 Temmuz 2016
Abidin Ünal ile Mehmet Şanver’in arasında geçen telefon konuşmasını kitaptan kısaltarak aktarıyorum; “
…
Mehmet Şanver; Komutanım. Birkaç özel konu var, sizinle paylaşmalıyım.
Abidin Ünal: Öyle mi? Nedir?
Şanver; Komutanım birincisi; malumlarınız 15 Temmuz’da Çiçeğin düğünü var. Zaten siz de teşrif edeceksiniz.
Ünal; Evet… Şanver; Sağolun, ikinci konu, nikâh şahitliği konusu. Siz nikâh şahidi olmayacağınız için … akrabalarımızdan birisini şahit olarak belirleyeceğiz.
Ünal;Akın Öztürk’ü belirle. Bence bir mahsuru yok.
Şanver; Komutanım, Akın Öztürk General düğüne gelemeyeceğini bildirmişti. O nedenle onu şahit olarak belirlemedim.
Ünal; Öyle mi? Ben gelecek biliyorum.
Şanver; ...Ancak Akın Öztürk bana işi olduğunu ve gelemeyeceğini belirtmişti. Ben bu durumda tekrar arar teyit ederim. Şayet gelecek olursa şahit olarak onu belirlerim.”
Bu konuşma şunu gösteriyor, Akın Öztürk’ün “torunlarımı özlediğim için 15 Temmuz’da Akıncı Üssü’ne gittim” sözleri yalan. Akın Öztürk çok önceden düğüne gelmeyeceğini silah arkadaşı Mehmet Şanver’e zaten bildirmiş. “Torunlarımı özledim” yalanı sadece bir kamuflajdı. Şanver’in kitabı görülen darbe davasını da etkileyecek çok ciddi bilgiler içeriyor.
Kaynak: http://www.posta.com.tr/istila-edilmis-kartal-yuvasindaki-yalanci-akin-ozturk-nedim-sener-yazisi-1396018
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
FETÖ’nün kullandığı son kavram; mağduriyet
Posta/ Yazı: Nedim Şener 04 Nisan 2018 - 05:00
Önce dini kullandı, sonra hoşgörüyü, ardından demokrasiyi, sivil toplum değerlerini ve örgütlerini. Gün geldi sopa olarak kullandığı hukuktan adalet dilenecek hale geldi. Sonra aileleriyle birlikte insanların hayatına kıyarken aklına gelmeyen insan haklarına sığındı.
Bir zamanlar aklına bile gelmeyen basın özgürlüğü ancak gazete ve televizyonlarına el konduğunda geldi.
En tepede elebaşı Fetullah Gülen’den başlayarak en alttaki öğrencisine kadar kötülüğe kurgulanmış bir örgüt olan Fetullahçı Terör Örgütü, 250 kişinin şehit olmasına, 2.193 kişinin yaralanmasına neden olduğu 15 Temmuz darbe girişiminin ardından şimdi de mağduriyetleri kullanıyor.
Olağanüstü Hal İlanı ile birlikte çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerle birçok kişi kamu görevinden uzaklaştırıldı. Bunların çok büyük bölümü darbeye fiili iştirak edenler dahil terör örgütü ile ilişkili kişilerdi.
Haksız mağduriyetler
Ama arada haksız yere mağdur olduğunu anlatan ve seslerini duyuramayan kitle var. Onlar seslerini duyurmaya çalışınca FETÖ’cüler hemen kendisini araya sokup gerçekten mağdur olanların arkasında kendi suçlarını aklamaya çalışıyor.
Bunun son örneğini FETÖ’nün “mor beyin” isimli kumpas uygulaması üzerinden telefonlarında Bylock kaydı çıkanların mağduriyetlerini ortaya koyan üç bilişim uzmanından birisi olan Tuncay Beşikçi paylaştı. Beşikçi twitter hesabından şu mesajı paylaştı; “Bylock indirip kullanan ve ‘belki bulunmaz’ diye inceleme umuduyla telefonlarını bana gönderme gafletinde bulunanların dikkatine. Bylock kullandıysanız bir şekilde tespit ediyor ve ilgili savcılığa bildiriyorum. Haberiniz olsun kalabalık etmeyin.”
Beraat ve takipsizlik alanlar
Düşünebiliyor musunuz, FETÖ gerçekten mağduriyete uğrayanlara yardımcı olmak isteyen bilişim uzmanlarını bile kullanmak isteyen bir kötülük örgütü.
Bunun yanında örneğin yalnızca sendika üyesi olduğu için KHK ile görevlerinden uzaklaştırılan insanlar da var. Bu nedenle eşi de açığa alınmış. Savcılığa başvurup takipsizlik kararı alınca eşi görevine iade edilmiş ama kendisi hâlâ açıkta ve telefonda çocuğuna ekmek götüremeyen bir baba olarak acısını paylaşıyor. Bunun gibi mahkemeden beraat kararı almış olunlar bir hayli fazla.
Bu durum, FETÖ için de kullanışlı bir alan yaratıyor. O mağduriyetlerin arkasına saklanan FETÖ’yü bu alandan çıkarmak için özellikle takipsizlik ve beraat kararı alanlar görevlerine iade bekliyorlar. Bu hem gerçekten mağduriyete uğramış insanlar için adalet borcu hem de FETÖ ile mücadele için atılması gereken bir adımdır.
Kaynak: http://www.posta.com.tr/feto-nun-kullandigi-son-kavram-magduriyet-nedim-sener-yazisi-1400840
_______
_________
ADO_YORUM:
1) (Kurşun geçirmez camlı ve zırhlı duvarlı) İşte FETÖ'nün Altunizade'deki hücre evinden görüntüler! -> https://www.youtube.com/watch?v=Y6XGrTNIHhY
1a) A Haber FETÖ’nün ‘Alamut Kalesi’ne girdi! -> https://www.youtube.com/watch?v=BEpAXA-5ST0
1b) Fetullahçıların medya yüzleri Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak icraatta iken: -> https://www.youtube.com/watch?v=Galq6HImBn4
2) Nazlı Ilıcak 15 Temmuz'dan iki gün önce darbe sinyali verirken: -> https://www.youtube.com/watch?v=O2QiAM2g0fw
3) Ahmet Altan darbe piarı yaparkana (15 Temmuz 2016) -> https://www.youtube.com/watch?v=WTKdCMIGZ3Y
4) "Ilıcak, Ahmet-Mehmet Altan'ın darbe diyaloğu" -> https://www.youtube.com/watch?v=HgiWZwzKFUQ
5) FETÖ firarisi Emre Uslu Virginia'da kameraya yakalandı -> https://www.youtube.com/watch?v=y3S9E3KsI7c
6) FETÖ'nün firari iş adamlarının ABD'deki iş yerleri AA tarafından görüntülendi -> https://www.youtube.com/watch?v=Y1c6qT5IpKA
7) Hakan Şükür'ün Amerika'daki Lüks Yaşamı Görüntülendi -> https://www.youtube.com/watch?v=OTfFQX9sQg8
8) ÜMİT KARAN FETÖCÜ HAKAN ŞÜKÜRÜ ANLATIYOR ! -> https://www.youtube.com/watch?v=SYh91JDqNB4
9) Pensilvanya'da FETÖ'nün İnini Kameraya Alan Bir Vatandaşımız -> https://www.youtube.com/watch?v=dDyMG09LW9g
10) (Amerikanca + Türkçe altyazılı) Fetullah Gülen'in gizli yaşamı Amerikalı komşularını tedirgin ediyor -> https://www.youtube.com/watch?v=h6AufAeqDzI
11) (ÇOK BİLGiLENDİRİCİ) Fetullah Gülen Neden Pensilvanya'da Oturuyor ? -> https://www.youtube.com/watch?v=2KmbJSpwhVM
12) Paul Williams: "Dünyanın en tehlikeli islamcısı" (20 Ağustos 2012) -> https://www.youtube.com/watch?v=dDyzsZ8Egz0
13) Tuncay Opçin USA'da keyif çatarkana -14 Temmuz'da "Yatakta basıp, şafakta asacaklar" demişti -> https://www.youtube.com/watch?v=8eSuyHPferE
14) Darbeci Paşanın Askerinden İtiraflar -> https://www.youtube.com/watch?v=x8X4PnIy6Xk
15) (Kurşun geçirmez camlı ve zırhlı duvarlı) İşte FETÖ'nün Altunizade'deki hücre evinden görüntüler! -> https://www.youtube.com/watch?v=Y6XGrTNIHhY
16) A Haber FETÖ’nün ‘Alamut Kalesi’ne girdi! -> https://www.youtube.com/watch?v=BEpAXA-5ST0
17) Manisa'nın Turgutlu ilçesinde, Fethullahçı terör örgütü ile bağı tespit edilip kapatılan eğitim kurumlarında yetkililerin gizli bölümleri aramaları sürerken, bu okullardan birisi olan Özel Gündüzalp Lisesinde tespit edilen gizli bölümler -> https://www.youtube.com/watch?v=ICsnKML4DsE
.
.
.
...
Bu örgüte hiç ama hiççç kanmayanlardanım. Kananlar, kandırılanlar şöyle bir düşünsünler bağlım...
[Edited at 2018-04-09 21:52 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "368 milyonluk çarçur parkı" | Apr 10, 2018 |
--Alıntıdır--
Sözcü/ İsmail ŞAHİN 03:00 10 Nisan 2018
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, önce imar planını değiştirip ardından 368 milyon liraya satın aldığı Fatih’teki arsayı parka çevirme kararı aldı. Arsanın altına otopark, üstüne de cami inşa edilecek.
Metal Yapı Konut, Vatan Caddesi üzerinde bulunan 6 bin 400 metrekarelik arsayı 2012 yılında Kavran ailesinden 33 milyon 391 bin 659 liraya satın aldı.
1996 yılına kadar lunapark, daha sonra otopark olarak kullanılan arazinin imar planları 2014 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından değiştirildi. 5 katlı otel ve konut projesi yapılabilecek hale getirilen arsayı 2016 yılında Metal Yapı Konut, İstanbul İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne 368 milyon 923 bin 876 lira + KDV bedelle sattı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin geçtiğimiz yıl görevden ayrılan başkanı Kadir Topbaş'ın FETÖ'den tutuklu damadıyla ortak iş yapan Metal Yapı Konut, plan değişikliği sayesinde dört yılda 335 milyon lira kâr elde ederken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerinde ne yapılacağı merakla beklenen arsayla ilgili çalışmalarını tamamladı.
SÖZCÜ'nün edindiği bilgiye göre, hemen yanındaki Aytekin Kotil Parkı'nın alanı ile birleştirilecek araziye Adnan Menderes döneminde Vatan Caddesi Bulvarı inşaatı sırasında yıkılan Simkeş Camisi'nin benzeri inşa edilecek. Arazi üzerindeki restoran ve market zincirine ait yapıları kısa bir süre önce yıkan İBB'nin ilerleyen günlerde otopark ve cami projesi için ihaleye çıkacağı belirtildi.
KADİR TOPBAŞ'IN ADI VERİLSİN
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin CHP'li üyesi Hüseyin Sağ, İBB'nin imar planını değiştirerek değerini artırdığı bir araziyi satın almasına onay veren Kadir Topbaş'ın adının parka verilmesi gerektiğini söyledi.
“Kendisinin İstanbul'a kazandırdığı en değerli park burası. Bu nedenle adı Mimar Kadir Topbaş Parkı olsun” diyen Sağ, İBB'nin bütçesinden bu kadar büyük bir rakamın bir şirketin kasasına aktarılmasının hesabının sorulması gerektiğini ifade etti.
Kaynak sıkıntısı nedeniyle ulaşım ve altyapı projelerinin durma noktasına geldiğine dikkat çeken Sağ, “Hem para yok diye kredi çekip borçlanacaksınız hem de elinizdeki parayı böyle çarçur edeceksiniz. Yeşil alanları imara açıp satan İBB'nin kasasından 368 milyon lira + KDV bir bedel çıkartıp satın aldığı arsayı park yapması akıl alır bir durum değil” dedi.
6 bin 400 metrekarelik araziye nasıl 368 milyon lira değer biçildiğinin açıklanması gerektiğini ifade eden Hüseyin Sağ, “Emlak rayiç bedellerine, İstanbul'un en merkezi bölgelerindeki benzer imar şartlarındaki arazilerin değerine bakalım.
Metrekaresi 57 bin lirayı aşan arsayı ancak gökdelen dikebileceğiniz Levent ve Maslak'ta ya da Boğaz'a nazır arazilerde görebilirsiniz. Eğer sorumlularda biraz vicdan varsa bu satış iptal edilmeli. Çünkü oraya hangi projeyi yaparsanız yapın 370 milyon lira kazanamazsınız ” diye konuştu.
Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/2018/emlak/368-milyonluk-carcur-parki-2340741/ | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "TRT'den yayınlanmayan dizilere 15 milyon lira" | Apr 10, 2018 |
--Alıntıdır--
Odatv/ 09.04.2018 21:03
Zeynep Altıok, TRT'nin gösterime girmeyen diziler için toplam 15 milyon TL ödediğini belirtti.
TRT'den yayınlanmayan dizilere 15 milyon lira
CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, Başbakan Binali Yıldırım'ın cevaplaması talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) TRT bünyesinde yapılan harcamalarla ilişkin soru önergesi sundu. Altıok, TRT'nin gösterime girmeyen diziler için toplam 15 milyon TL ödediğini belirtti.
Altıok, TRT'nin harcamalarına ilişkin Başbakan Binali Yıldırım'ın yanıtlaması talebiyle Meclise soru önergesi verdi.
Soru önergesinde TRT'nin inanılmaz boyutlara ulaşan harcamalarına yer verildi:
“4 SENEDE DIŞ YAPIMLARA 2 MİLYAR 800 MİLYON TL”
"TRT, dış yapımlara 2014 yılında 560 milyon, 2015 yılında 600 milyon, 2016 yılında 753 milyon lira, 2017 yılında ise 900 milyon liradan fazla aktardı. TRT’nin 4 senede dış yapımlara aktardığı para, 2 milyar 800 milyon TL'yi aştı.
TRT, Diriliş Ertuğrul'a 1 milyon 100 bin, Seddülbahir'e 1 milyon ve Filinta isimli yapıma bölüm başına 850 bin lira vermektedir.2007 yılında hazırlatılan "Birds Like Us" adlı çizgi filme 14.65 milyon, "Muna" adlı yapıma 1 milyon lira ödendi ancak bu yapımlar gösterime girmedi.
TRT Çocuk kanalında yayınlanan "İstanbul Muhafızları" adlı çizgi filmin daha önce yayımlanan bir bölümünde, Gazi Mustafa Kemal'e hakaret edildi. 10 Kasım 2017 tarihinde RTÜK'e konuyla ilgili yaptığım şikayet 15 Şubat 2018 tarihinde RTÜK üyeleri tarafından gündeme alındı. Bu çizgi filmin yapımcılarının Neher Prodüksiyonun Musab ve Ammar Gündüz olduğu açıklandı. Musab ve Ammar Gündüz, AKP Eski Milletvekili Süleyman Gündüz'ün oğullarıdır."
"ATATÜRK'E HAKARET EDEN ÇİZGİ FİLMİN ANA SPONSORU İSTANBUL KÜLTÜR AŞ Mİ?"
Altıok, Başbakan Binali Yıldırım'dan şu soruların yanıtını istedi:
"2002 ila 2018 yılları arasında dış yapımlara bölüm başı ne kadar ödeme yapılmıştır? Toplam tutar ne kadardır? Bu yapımların reklam gelirleri ne kadardır? 2002 ila 2018 yılları arasında, TRT'nin ödenek ayırdığı, destek verdiği kaç yapım hazırlanmış ancak gösterime sokulmamıştır?
TRT'de yöneticilerin elinde bir liste bulunduğu ve bu listede olan firma ya da kişilere asla iş verilmeyeceği yönünde talimat verildiği iddiaları doğru mudur?İstanbul Belediyesinin şirketlerinden olan İstanbul Kültür AŞ'nin, Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret eden İstanbul Muhafızları adlı çizgi filmin sinema versiyonunun ana sponsoru olduğu doğru mudur?
Atatürk'e hakaret eden İstanbul Muhafızları adlı yapımın sahiplerine ceza kesilmemesinin nedeni, bu firmanın sahiplerinin babasının AKP eski milletvekili olması mıdır? Aynı hakaret TRT'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yapılsaydı o program yayınına devam edebilir ve ceza almadan iş yapmayı sürdürebilir miydi?"
Kaynak: https://odatv.com/trtden-yayinlanmayan-diziye-15-milyon-lira-09041804.html
[Edited at 2018-04-10 01:37 GMT] | |
|
|
Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "MİT'ten Gabon’da büyük operasyon! 3 isim Türkiye’ye getirildi" | Apr 10, 2018 |
--Alıntıdır--
ANKARA (AA)10.04.2018 - 10:56 | Son Güncelleme: 10.04.2018 - 11:41
Milli İstihbarat Teşkilatı, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FTE/PDY) orta Afrika ülkesi Gabon'daki yapılanmasını çökerten bir operasyon düzenleyerek örgütün 3 elebaşını Türkiye'ye getirdi.
AA'nın güvenlik kaynaklarından aldığı bilgiye göre, FETÖ'nün Gabon yapılanması içindeki Osman Özpınar, İbrahim Akbaş ve Adnan Demirönal, MİT'in operasyonuyla ele geçirildi.
Gabon'un başkenti Librevil'den özel uçakla getirildikleri Türkiye'de adli makamlara teslim edilen elebaşların sorgusu sürüyor.
FETÖ/PDY mensuplarının üzerinde örgütsel dokümanlar, 20 bin 800 ABD doları, 12 milyon Orta Afrika frangı (yaklaşık 91 bin 711 TL) ve muhtelif elektronik haberleşme cihazları bulundu.
Edinilen bilgiye göre, Özpınar hakkında Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği ve Seydişehir Sulh Ceza Hakimliği tarafından "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan arama ve yakalama kayıtları bulunuyor.
Gabon'un başkenti Librevil'deki "Uluslararası Türk Gabon Okulu" müdürü olarak görev yapan Özpınar, mayıs 2017 itibarıyla Kenya çapında faaliyet gösteren "Işık Akademileri" (Light Academy) adlı örgüt yapılarının eğitim koordinatörü ve genel direktörü pozisyonundaydı.
Özpınar'ın FETÖ/PDY'nin Bylock haberleşme uygulamasını kullandığı da tespit edilmişti.
Yakalanan elebaşlardan Demirönal hakkında da Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği mahkemesinin "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçlamasıyla aldığı tutuklama ve yakalama kaydı bulunuyor.
AVRUPA'DAN AFRİKA'YA PARA TRANSFERİ
Demirönal, FETÖ/PDY'nin Gabon yapılanmasına ait Işık Okulları'nda (eski adı Ecole Privée International Turco-Gabon) müdür olarak görev yapıyordu.
Akbaş hakkında ise Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği ile Osmaniye 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan arama ve yakalama kaydı var.
Bylock kullanıcısı Akbaş, Gabon’da "Işık Okulları'nın genel müdürlüğü"nü yaparken, örgütün Avrupa’dan Afrika'ya yaptığı para transferi faaliyetini yönetiyordu.
Gabon'daki üst düzey isimlerin 23 Mart'ta Gabon güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındığı öğrenildi.
MİT, FETÖ'yle mücadele çerçevesinde örgütün yurt dışı yapılanmasını çökertmek amacıyla onlarca ülkede operasyon düzenleyerek çok sayıda elebaşını Türkiye'ye getirmiş ve adli makamlara teslim etmişti.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/mitten-gabonda-buyuk-operasyon-3-isim-turkiyeye-getirildi-40800200
ADO_YORUM: Avrupa'daki kaçak fetöcülere de yoğunlaşın sayın MİT. Özellikle Almanya'yı ihmal etmeyin. Daha büyük FETÖ başlarını da alıp getirmeniz çok ses getirecek ve bu eşkiyaları titretecektir. Şu BND'yi de bi susuz getirip götürme işlemine tabi tutun artık. Başarılarınızın devamını dilerin. Vatana hainlik edenler korku içinde yaşasınlar şööyleee.
[Edited at 2018-04-10 11:14 GMT] | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER
--Alıntıdır--
Odatv/ 10.04.2018 23:17
"Ve Zuckerberg kabul etti"
Mark Zuckerbeg, gelişmelerle ilişkin ABD Senatosu’nda ifade verdi. Soruşturma öncesi Zuckerberg suçlamaları kabul etti ve “Üzgünüm, benim sorumluluğumdu” dedi...
Son haftalarda sıkça konuşulan ve sosyal medya skandalının kahramanı İngiliz veri analiz firması Cambridge Analytica ile birlikte, skandalda payı bulunan Facebook’un CEO’su M... See more --Alıntıdır--
Odatv/ 10.04.2018 23:17
"Ve Zuckerberg kabul etti"
Mark Zuckerbeg, gelişmelerle ilişkin ABD Senatosu’nda ifade verdi. Soruşturma öncesi Zuckerberg suçlamaları kabul etti ve “Üzgünüm, benim sorumluluğumdu” dedi...
Son haftalarda sıkça konuşulan ve sosyal medya skandalının kahramanı İngiliz veri analiz firması Cambridge Analytica ile birlikte, skandalda payı bulunan Facebook’un CEO’su Mark Zuckerbeg, gelişmelerle ilişkin ABD Senatosu’nda ifade verdi. Soruşturma öncesi Zuckerberg suçlamaları kabul etti ve “Üzgünüm, benim sorumluluğumdu” dedi.
Facebook’un patronu Mark Zuckerberg’i zorlu bir 2 gün bekliyor. Soruşturma süresince Salı günü Senato’da Temsilciler Meclisi’nde ifade veren Zuckerberg, soruşturma öncesi suçlamaları kabul ettiğini kaydederken, bu skandaldan kendini sorumlu tuttuğunu ve üzgün olduğunu belirtti.
Zuckerberg, söz konusu komisyon tarafından açıklanan ifadesinde, "Sorumluluğumuzu yeterince kapsamlı bir biçimde dikkate almadık ve bu büyük bir hataydı. Bu benim hatamdı ve çok üzgünüm" diyen Zuckerberg, "Facebook'u ben kurdum, yönetiyorum ve burada olan şeylerden ben sorumluyum" ifadelerini kullandı.
"İnsanları birbirlerine bağlamanın getirebileceği tüm iyi taraflara odaklandık" diyen Zuckerberg, "Ancak bunların kötü niyetle kullanılmasını engellemek için yeterince çalışmadığımız da şimdi apaçık ortada" dedi. Zuckerberg ayrıca, böylesi dev bir platformun "yalan haber, seçimlere yabancı müdahale, nefret söylemi ve veri güvenliği" gibi konularda istismar ve manipüle edilebileceğini anlamakta başarısız olduğunu kabul etti.
Rahat giyinmeyi seven Zuckerberg, her yerde giydiği ve kendiyle özdeşleşen gri tişört yerine takım elbiseyle objektiflere yansıması dikkat çekti.
CAMBRIDGE ANALYTICA'NIN ÖZEL MESAJLARA DA ERİŞİMİ VARDI
Facebook, Cambridge Analytica şirketinin erişimi olan veriler arasında kullanıcıların özel mesajlarının da bulunduğunu doğruladı.
Sosyal medya platformu, İngiliz akademisyenin tasarladığı kişisel veri toplama uygulamasını indiren 305.000 kişinin yüzde 0,5'inin aynı zamanda Facebook'un mesaj kutusuna da erişim hakkı vermiş olduğunu söyledi. Ancak mesajlaşma farklı kullanıcıları da kapsadığından, verileri elde edilen kişilerin sayısı çok daha fazla olabilir.
Erişim hakkı olsa da özel mesajların Cambridge Analytica'nın eline geçip geçmediği ise belirsiz. BBC'ye konuşan Facebook sözcüsü "2015'ten önce, Facebook politikası uyarınca program geliştiricilerin mesaj kutusuna erişimine izin veriliyordu ama yalnızca kullanıcının buna rızası olduğu durumlarda" dedi.
NE OLMUŞTU
Mart ayında yaklaşık 87 milyon Facebook kullanıcısına ait verinin İngiliz veri analiz firması Cambridge Analytica'nın eline geçtiği ortaya çıkmıştı. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Alexander Nix'in, söz konusu verilerin ABD seçimlerinde Donald Trump lehine kullanıldığını itiraf ederken çekilen gizli görüntüleri basına yansımıştı. AB Komisyonu'nun Adaletten Sorumlu Üyesi Vera Jourova ve Almanya Adalet Bakanı Katarina Barley, Facebook'tan veri güvenliği skandalının aydınlatılmasını istemişti.
Kaynak: https://odatv.com/ve-zuckerberg-kabul-etti-10041815.html
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
I Started Facebook And Am Responsible, Says Mark Zuckerberg In Testimony
The Washington Post | Craig Timberg, Tony Romm and Elizabeth Dwoskin, The Washington Post | Updated: April 11, 2018 06:16 IST
Facebook CEO Mark Zuckerberg's testimony came at a rare, joint hearing before two Senate panels - the Commerce and Judiciary committees - meeting in joint session, with 44 senators.
I Started Facebook And Am Responsible, Says Mark Zuckerberg In Testimony
As the Senate hearing commenced, Mark Zuckerberg appeared serious as he listened to lawmakers.
WASHINGTON:
Facebook Chief Executive Mark Zuckerberg faced sharp criticism in the opening comments of Tuesday's highly anticipated congressional hearing, as he prepared to apologize for a series of missteps that, he acknowledges, have imperiled the privacy of tens of millions of Americans and helped spread both phony news and Russian disinformation.
As the Senate hearing commenced, Zuckerberg appeared serious as he listened to lawmakers.
"Mr. Zuckerberg, in many ways you and the company that you've created, the story you've created, represent the American Dream," said Sen. John Thune, R-S.D., chairman of the Commerce Committee, in his opening remarks. "Many are incredibly inspired by what you've done. At the same time, you have an obligation, and it's up to you, to ensure that dream doesn't become a privacy nightmare for the scores of people who use Facebook."
"It's clear now that we didn't do enough to prevent these tools from being used for harm as well," Zuckerberg said in an advanced copy of his testimony ahead of the Senate hearing. "That goes for fake news, foreign interference in elections, and hate speech, as well as developers and data privacy.
Zuckerberg, who has long avoided wading into Washington affairs, took responsibility for the missteps. "We didn't take a broad enough view of our responsibility, and that was a big mistake. It was my mistake, and I'm sorry. I started Facebook, I run it, and I'm responsible for what happens here."
Zuckerberg's comments in Congress could reverberate throughout the technology industry. Lawmakers have concerns that may lead to greater regulation of Facebook as well as its powerful competitors, including Google and Twitter.
Zuckerberg's testimony Tuesday afternoon came at a rare, joint hearing before two Senate panels - the Commerce and Judiciary committees - meeting in joint session, with as many as 44 senators set to question the Facebook executive. The House Energy and Commerce Committee has its own hearing scheduled for Wednesday morning.
Spectators arrived hours ahead of the hearing and lined up along the walls of the Hart Senate Office Building, snaking from the 138-seat hearing room on the second floor. Inside, Facebook aides including Elliot Schrage, the company's vice president of communications and public policy, bided time by making the rounds with reporters, a day after the social network's lobbyists shuttled Zuckerberg to the offices of lawmakers.
To account for the expanded roster of members attending the hearing - two committees, almost half of the entire Senate - congressional staffers added an extra table to the dais. In front, more than two dozen photographers assembled early to snap photos of Zuckerberg when he arrives at the witness table.
His acknowledgements were to punctuate an extraordinary shift in tone for Zuckerberg and the company he co-founded in his Harvard dorm room in 2004. After years of recurrent privacy controversies and official apologies, Zuckerberg has strained in recent weeks to convince lawmakers, users and regulators that Facebook is determined to deliver meaningful change.
Facebook's stock price, which had fallen sharply in recent weeks as the latest controversies built, grew sharply in trading Tuesday, up about 2.5 percent on a generally strong day for the market.
The most recent controversies, involving the ease with which a political consultancy and other outsiders collected data on many of Facebook's 2.2 billion users, has generated a rare level of bipartisan consensus about the power of social media to twist public discourse and jeopardize the functioning of democracies. Many lawmakers - Republicans and Democrats -- are calling for new legislation, fines or greater regulation.
Florida Sen. Bill Nelson, the highest-ranking Democrat on the Commerce Committee, said to Zuckerberg as the executive appeared to fidget in his chair, "If you and other social media companies don't get your act in order, none of us are going to have any privacy anymore."
Outside, on the Capitol's grassy lawn, 100 life-sized cutouts of Zuckerberg sported t-shirts saying, "fix fakebook" -- the work of an advocacy group, Avaaz, trying to call attention to how fake accounts spread disinformation on the social network.
Zuckerberg, who had tried to avoid such a potentially fractious public encounter on Capitol Hill, already had made clear his desire to project contrition and a willingness to undertake reform, even endorsing legislation mandating new level of transparency for political advertising online. But lawmakers from both parties are contemplating more aggressive legislative moves that could restrict what tech companies collect data and how they use it.
"We have a problem in terms of privacy. And we have a problem in terms of propaganda," Sen. John Kennedy, R-La., a member of the Judiciary Committee, said in an interview Monday. "And I'm hoping tomorrow that Mr. Zuckerberg doesn't spend a lot of time saying 'I'm sorry' and apologizing, and accepting responsibility - we all know he's responsible."
Democratic Sen. Edward Markey of Massachusetts plans to introduce a new bill Tuesday called the CONSENT Act that would require social giants like Facebook and other major web platforms to obtain explicit consent before they share or sell personal data.
"My sense is [Zuckerberg] takes it seriously because he knows there's going to be a hard look at regulation," Nelson said after meeting with the Facebook executive privately on Monday. Nelson added, "If it's not his site, then [something] else can be misused by people trying to do us harm. I believe he understands regulation can be right around the corner."
Lawmakers also have expressed interest in broadening their inquiry to other technology companies, including Google and Twitter. But this week's focus will be sharpest on Facebook.
The House committee released Zuckerberg's opening remarks on Monday, as he and top aides worked their way across Capitol Hill in a series of closed-door meetings with lawmakers. Facebook said the prepared text of the Senate testimony was identical, though Zuckerberg may vary his remarks as he delivers them.
The company has been reeling since the November 2016 election during which phony news reports spread widely on its platform and Russian operatives mounted an ambitious campaign to divide American voters, damage Democrat Hillary Clinton and bolster the chances of Republican Donald Trump.
Facebook appeared to be recovering from those controversies until last month's revelation that Cambridge Analytica, a political consultancy hired by Trump and other Republicans, improperly gained access to data on 87 million Facebook users, including 71 million Americans. The company acknowledged last week a separate problem in which "malicious actors" were able to identify and collect data on Facebook users on such a massive scale that most of the company's 2.2 billion users were affected.
As the company has mobilized to quell rising political opposition, Facebook also has wrestled government investigations in the United States and Europe. The Federal Trade Commission is investigating violations of a 2011 consent decree over privacy policy at Facebook that could lead to record fines against the company.
Kaynak: https://www.ndtv.com/world-news/i-started-facebook-and-am-responsible-says-mark-zuckerberg-in-testimony-1835724
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
Facebook-Datenskandal
US-Senatoren grillen Mark Zuckerberg
Kein angenehmer Termin für den Facebook-Chef: Mark Zuckerberg muss zum Datenskandal vor dem US-Senat aussagen. Er zeigt sich reumütig - denn für den Konzern steht viel auf dem Spiel.
SPIEGEL ONLINE Dienstag, 10.04.2018 23:17 Uhr
Im US-Kongress hat eine zweitägige Befragung von Facebook-Chef Mark Zuckerberg zum Skandal um gigantischen Datenmissbrauch begonnen. Zuckerberg hat erstmals signalisiert, dass das weltgrößte Online-Netzwerk eine Bezahl-Variante ohne Werbung bekommen könnte. "Es wird immer eine kostenlose Version von Facebook geben", sagte er und deutete mit dieser Wortwahl Alternativen an.
Er enthüllte zudem, dass Facebook-Mitarbeiter vom Sonderermittler Robert Mueller befragt wurden, der eine mögliche russische Einmischung in den US-Wahlkampf untersucht. Er selbst sei nicht darunter gewesen.
Zuckerberg bekannte sich in der Anhörung zu seiner persönlichen Verantwortung für die unerlaubte Verwendung von Nutzerdaten. Seine größte Priorität sei nach wie vor, die Menschen zu vernetzen - und das werde immer wichtiger sein als die Interessen der Werbekunden, "solange ich Facebook führe", sagte Zuckerberg. "Ich habe Facebook gestartet, ich leite es, und ich bin verantwortlich für das, was hier passiert", sagte er in einem etwa fünfminütigen Eingangsstatement. Seine vorbereitete Stellungnahmewar bereits am Montag vom Kongressverbreitet worden.
Danach begann die Befragung - die Zuckerberg teilweise in die Rolle eines Schuljungen zwang.
Senator Dick Durbin: "Herr Zuckerberg, würden Sie uns gern verraten, wie das Hotel heißt, in dem Sie letzte Nacht übernachtet haben?"
Mark Zuckerberg, nach einer Pause: "Äh... nein."
Durbin: "Wenn Sie diese Woche eine Nachricht an jemanden geschickt haben - würden Sie uns die Namen der Personen mitteilen?"
Zuckerberg: "Senator, nein, ich würde das hier eher nicht öffentlich machen wollen."
Durbin: "Ich glaube, das ist, warum es hier letztlich geht. Ihr Recht auf Privatsphäre. Die Grenzen ihres Rechts auf Privatsphäre, und wie viel Sie im modernen Amerika davon aufgeben im Namen des Mottos 'Menschen auf der ganzen Welt verbinden'."
Nicht genug gegen Datenmissbrauch getan
Zuckerberg hatte schon zuvor zugegeben, Facebook habe einen "großen Fehler" begangen, indem es seine Verantwortlichkeiten nicht breit genug definiert habe: "Es war mein Fehler, und es tut mir leid."
Sein Unternehmen habe nicht genügend gegen den Datenmissbrauch der von ihm bereitgestellten Instrumente zur Online-Vernetzung getan. Dies gelte für die Verbreitung von Falschnachrichten und Hassrhetorik, ausländische Einmischungen in Wahlen und den Zugriff auf Nutzerdaten.
Er betonte jedoch, dass sein Unternehmen inzwischen hart daran arbeite, die Privatinformationen seiner weltweit zwei Milliarden Nutzer künftig besser zu schützen: "Es wird einige Zeit brauchen, um all die Veränderungen abzuarbeiten, die wir vornehmen müssen. Aber ich bin dem Ziel verpflichtet, es hinzubekommen".
Zuckerberg kündigte während der Anhörung an, alle Apps zu untersuchen, die Zugriff auf zahlreiche Facebook-Nutzerinformationen haben. Letztlich sei es auch möglich, Apps von der Plattform zu verbannen.
Auf die Nachfrage des Vorsitzenden des Justizausschusses, Chuck Grassley, welche Daten genau und in welcher Menge von Cambridge Analytica abgegriffen wurden, wich Zuckerberg aus und versprach Antworten nachzureichen.
Zuckerberg offen für Regulierungen
Eines der Themen der Senatsanhörung war es, ob die Technologie- und Internetbranche in den USA schärfer reguliert werden muss. "Der Status quo funktioniert nicht mehr", sagte Chuck Grassley. Der Kongress müsse nun entscheiden, ob und wie die Standards zum Schutz der Privatsphäre gestärkt werden müssten. Zuckerberg zeigte sich offen für neue Regulierungen - "wenn es die richtige Regulierung ist", sagte der Konzernchef.
Statt in seinem üblichen grauen T-Shirt erschien Zuckerberg im dunklen Geschäftsanzug und mit blauer Krawatte. Die Anspannung war ihm anzumerken, auf viele Fragen wirkte er jedoch vorbereitet.
Für Zuckerberg und seinen Konzern stand bei der Anhörung enorm viel auf dem Spiel: Der Datenmissbrauchsskandal berührt den Kern des Geschäftsmodells von Facebook, das auf massiven Datensammlungen über seine Nutzer beruht. Die Daten werden für die gezielte Schaltung von Anzeigen genutzt.
Firmenangaben zufolge könnten in dem Datenskandal persönliche Informationen von bis zu 87 Millionen Nutzern an die britische Politikberatungsfirma Cambridge Analytica zweckwidrig weitergegeben worden sein. Dies könnte dem Wahlkampf von Donald Trump vor zwei Jahren geholfen haben.
Facebooks schwerste Krise
Der Skandal hat Facebook in die schwerste Krise seiner 14-jährigen Geschichte gestürzt. Er wird beiderseits des Atlantik von Aufsichtsbehörden und Parlamenten untersucht.
Zuckerberg ist schon seit Tagen bemüht, die Situation zu entschärfen. In Blogeinträgen und einer Telefonkonferenz mit Journalisten räumte er Fehler ein und versprach schärferen Datenschutz für die Zukunft. Zudem reduzierte Facebook bereits den Zugriff von App-Entwicklern auf Nutzerinformationen deutlich, und Nutzer bekamen mehr Möglichkeiten zum Schutz ihrer Privatsphäre gemäß EU-Datenschutzgrundverordnung.
cop/vet/AFP/Reuters/dpa/AP
Kaynak: http://www.spiegel.de/netzwelt/web/facebook-us-senatoren-grillen-mark-zuckerberg-a-1202255.html
ADO_YORUM:
"
Emperyalizm rahatına düşkündür
Çikolatası, kahvesi, tam olsun
Rahatı hiç bozulmasın ister
Fabrikalarının dumanı hep tütsün ister
Afrikaya Bavyeradan süt satsın ister
Çöplerini yığmak ister gariban memleketlere
.
.
.
Canı tatlıdır Batı'nın
Çikolatası, muzu, trüfü, kuşkonmazı kutsaldır
Salkım salkım kazanmayı sever
Ucuza alır
İşler
Ateş pahasına satar
"
.
.
.
[Edited at 2018-04-11 02:02 GMT] ▲ Collapse | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "Askerleri Yunan casusu diye suçlamıştı... Yunanistan’a kaçarken yakalandı" | Apr 17, 2018 |
--Alıntıdır--
Hürriyet/ İSMAİL SAYMAZ 17.04.2018 - 00:33 | Son Güncelleme: 17.04.2018 - 09:03
FETÖ’nün kumpaslarından Askeri Casusluk davasının firari savcısı Zafer Kılınç, İpsala’da yakalandı. Birçok kadına iftira atan ve subayları da fuhuş karşılığı Rusya ve Yunanistan’a casusluk yapmakla suçlayan eski savcı Kılınç, Yunanistan’a kaçmaya çalışıyordu.
//Alçak ex savcı Zafer Kılınç mağrurca poz verdiği günlerde//
İZMİR’de 88’i tutuklu 357 sanıktan oluşan Askeri Casusluk Davası’nda subayları ve masum insanları Yunanistan ve Rusya’ya casusluk yapmakla, terör örgütü PKK’ya bilgi satmakla itham eden FETÖ’cü savcı Zafer Kılınç, Yunanistan’a kaçarken yakalandı. İzmir’de görevli eski özel yetkili savcılardan Kılınç’ın adı, subayların cinsel ilişki karşılığında bilgi sattığı iddiasıyla açılan Askeri Casusluk Davası’yla duyulmuştu. Bu soruşturmada masum genç kadınlara iftira atılmış, savcının uydurduğu yalan ve fantezilerle bir iddianame yazılmıştı. Fantezilere ilişkin görüntüler bile savcı Kılınç tarafından, “TSK’ya sızma” diye yorumlanarak dosyaya eklenmişti. Takip kapsamında polisler çiftleri otel kapısına, plaja, sinema önüne kadar izleyip not almış, sanıkların özel hayatına dair her detay iddianameye konularak bir haysiyet cellatlığı yapılmıştı.
12 YAŞINDAKİ ‘ÖRGÜT’ YÖNETİCİSİ
Bu dava için 9 Mayıs 2012 tarihinde İzmir Emniyeti’nde düğmeye basıldı. Gözaltına alınanlar arasında sadece kadınlar ve subaylar değil, örgüt lideri olduğu iddia edilen bir siyasetçi de vardı. Sanıkların evlerinde yapılan aramalarda flash bellekte ‘Pandora’ adlı şifreli dosya bulundu. Ve ‘Pandora’ açılınca içinden ‘örgüt’ çıktı! İddianamede örgütün, iki kadın, biri mali müşavir, altı subay olmak üzere, dokuz koordinatör tarafından yönetildiği; gruba 200 asker ve 52 eskort kız ve travestinin bağlı olduğu iddia edildi. Yönetici oldukları iddia edilen iki genç kadın, iddianamedeki yaşları hesaba katıldığında, örgüt kurulduğunda 12 ve 13 yaşında görünüyordu. Ayrıca ‘örgüt lideriyle’ de herhangi bir temasları yoktu. Fakat o tarihte bu hayati ayrıntıları kimse umursamadı.
TÜM SANIKLAR BERAAT ETTİ
Cinsel ilişki kurma ve şantaj yoluyla örgütün 805 askeri fişlediği, planları Yunanistan’a, Rusya’ya ve terör örgütü PKK’ya satacağı savunuldu. Satmış mıydı? Hayır... 1773 sayfalık iddianamede sanıkların suçlamalara ilişkin görüşüne hiç yer verilmedi. İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2013 yılında görülmeye başlanan bu davada, 17/25 Aralık’tan sonra hava tersine döndü. Savcı ve heyet değişirken Şubat 2016’da tüm sanıklar için beraata hükmedildi. Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi de bu kararı onadı.
O GÜNLERDE SESİMİZİ KİMSE DUYMADI
O tarihte Akhisar Kaymakamı olarak görev yapan Kamil Köten’in çocuğu da aynı davanın mağdurları arasında. İmam hatip lisesi mezunu olan ve 28 Şubat mağdurları arasında bulunan Köten bu kez FETÖ tarafından hedef alındı. Şu an Muğla Vali Yardımcısı olarak görevine devam eden Köten, Kılınç’ın yakalanmasını Hürriyet’e değerlendirdi: “Bu alçaklar için söylenecek hiçbir şey yok. O zamanlar (dava açıldığında) biz sesimizi her yere duyurmak için çaba sarf ettik. İnsanları ikna etmek çok zordu. Milleti casuslukla suçladılar, kendilerinin casus olduğu ortaya çıktı. Bu ülkede ne kadar vatanperver varsa hepsine saldırdılar. Kendilerinin vatan haini olduğu ortaya çıktı.”
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/askerleri-yunan-casusu-diye-suclamisti-yunanistana-kacarken-yakalandi-40807165
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
MUSA KESLER/ milliyet.com.tr 17.04.2018 13:46 | Son Güncelleme:17.04.2018-14:05
Son dakika! Zafer Kılınç'ın ilk fotoğrafı ortaya çıktı
İzmir’deki kumpas ve kurgu ‘Askerii Casusluk’ soruşturmasının savcısı Zafer Kılınç’ın yakalandıktan sonraki ilk fotoğrafı ortaya çıktı.
Eşi ve ailesiyle birlikte görüntülenen Kılınç, elleri arkadan kelepçeliyken gülümseyen bir halde görülüyor. Kılınç, hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmadan dolayı Kılınç Ankara’ya gönderilecek. Eşi ve kızı ise Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma sebebiyle Konya’ya gidecek.
357 kişiye dava açtı
Zafer Kılınç, İzmir’de adı kamuoyunda ‘Askeri Casusluk’ olarak yayılan soruşturmayı yürütmüş 58'i muvazzaf subay 357 sanık hakkında iddianame hazırlamıştı. 1753 sayfalık iddianamede 357 sanık hakkında "suç örgütü kurmak, yönetmek, üye olmak", "Yasaklanan bilgileri temin etmek", "Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek", "Kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek" suçlarından 2 yıl ile ‘ağırlaştırılmış müebbet’ arasında değişen hapis cezaları istenmişti.
Casusluğun adı var, kendi yok
"Askeri Casusluk" soruşturması olarak basın ve kamuoyunda geniş yer bulunan soruşturmanın iddianamesinde TCK'da yer alan "Siyasal veya Askeri Casusluk(TCK 328)" ya da "Yasaklanan bilgileri casusluk amacıyla temin etmek(TCK 335)" suçlarından herhangi bir ceza talebi yer almamıştı.
Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/son-dakika-zafer-kilinc-in-ilk-gundem-2649863/
[Edited at 2018-04-18 00:50 GMT] | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "Rus Büyükelçi'nin katilinin telefonu çözülemedi" | Apr 17, 2018 |
--Alıntıdır--
Yeni Şafak Haber Merkezi 17 Nisan 2018, 09:34
Rus Büyükelçi Karlov'a suikast düzenleyip öldürülen polis Mevlüt Mert Altıntaş’ın telefonunun 16 haneli ikinci şifresini, savcılığın 20 bin dolar vererek anlaştığı Çinli uzman da çözemedi. Savcılık, Icloud şifresi sayesinde yazışma ve mail'lere ulaştı ancak Face Time kayıtları hala sır.
//Rusya'nın Ankara Büyükelçi'si FETÖ'cü polis tarafından öldürülmüştü.//
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, 19 Aralık 2016'da bir fotoğraf sergisinin açılış töreninde Ankara Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş'ın suikastı sonucu yaşamını yitirmişti.
Altıntaş'ın cep telefonunun şifresi tüm çalışmalara karşın çözülemeyince, savcılık İsrailli bir firma ile temasa geçti ancak firmanın şifreyi kırma garantisi vermeksizin istediği ücret yüksek bulununca görüşmeler sonlandırıldı.
Erdoğan'dan 'ne gerekiyorsa yapılsın' talimatı
Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a dosyanın durumuyla ilgili bilgi veren savcılık yetkilileri "Ne gerekiyorsa yapılsın" talimatını alınca, İngiltere ile temasa geçildi. Pazarlığın ardından İngiliz firmayla 20 bin dolara anlaşıldı.
Habertürk'ün haberine göre, anlaşma kapsamında Çin asıllı uzman, şifreyi kırmak için gerekli donanımlarla beraber İngiltere'den Ankara'ya geldi.
Şifre bir türlü kırılamadı
Uzmana Ankara Adliyesi'nde, savcılık görevlilerinin nezaretinde çalışma yapabilmesi için özel bir yer tahsis edildi. Burada şifre kırma sistemi kurularak Altıntaş'ın cep telefonu cihaza bağlandı. Ancak 72 saat süren incelemede telefondaki bazı uygulamaların açılabilmesi için kurulan ikinci şifreleme programı nedeniyle sonuç alınamadı. 16 haneli şifre, tüm çalışmalara karşın çözülemedi.
Savcılığın, Icloud hesabının şifresi sayesinde Altıntaş'ın yazışma ve maillerine ulaştığı, ancak telefonundaki Face Time ve benzeri uygulamasından kimlerle iletişime geçtiğini öğrenebilmek için şifreyi kırdırmaya çalıştığı kaydedildi.
'Abi'nin telefonundaki içeriğe ulaşıldı
Altıntaş'ı suikasta azmettirdiği öne sürülen FETÖ abisi Şahin S.'nin cep telefonunda, Falcon isimli programın yanı sıra Textme Now ve Signal programları da bulundu.
Polis, eski BTK çalışanı olan Şahin S.'nin gözaltında olduğu sırada kırdığı ve klonlama yöntemiyle çözülen cep telefonundaki tüm yazışma programlarının içeriklerine ulaştı. Saldırıdan sonra defalarca telefon numarası değiştiren ve kırdığı telefonu da 4 ay önce aldığı belirlenen S.'nin, ev ve arabasındaki aramalarda ele geçirilen diğer üç telefon da incelemeye alındı.
Kaynak: https://www.yenisafak.com/gundem/rus-buyukelcinin-katilinin-telefonu-cozulemedi-3225560 | |
|
|
Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "FETÖ'cü savcı MİT'i suçlamak için Reyhanlı saldırısına göz yumdu" | Apr 18, 2018 |
--Alıntıdır--
SPUTNIK TÜRKİYE 13:01 11.05.2017 (Güncellendi 13:05 11.05.2017)
MİT TIR'larını durduran ve ByLock kullandığı tespit edilen eski Cumhuriyet Savcısı Şişman hakkında hazırlanan rapor tamamlandı. AA'nın haberine göre, MİT TIR'ları davasının tutuklu eski savcısı Şişman'ın, Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki saldırıyı haber almasına rağmen operasyon başlatmadığı, MİT'i suçlamak için saldırıya göz yumduğu ortaya çıktı.
MİT TIR'larının durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan, Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki saldırıya ilişkin iddianameyi de hazırlayan eski Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman'ın, Reyhanlı'daki terör saldırısını MİT ile ilişkilendirerek sözde Selam Tevhid-Kudüs Ordusu'nun şiddet eylemi olarak sunmayı hedeflediği belirlendi.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, MİT TIR'larını durduran ve ByLock kullanıcısı olduğu tespit edilen eski savcı Şişman hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca hazırlanan rapor tamamlandı. Rapora göre, Reyhanlı saldırısına ilişkin iddianameyi de hazırlayan Şişman, FETÖ'nün amacı doğrultusunda örgüt mensubu kolluk görevlileriyle hareket etti.
Türkiye'yi ve hükümeti yurt içi ve yurtdışında zor durumda bırakarak itibarsızlaştırma gayesi taşıyan Şişman, 11 Mayıs 2013'te Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde bomba yüklü iki aracın patlatılması sonucu 53 kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda vatandaşın yaralandığı saldırıyı MİT ile ilişkilendirerek sözde Selam Tevhid-Kudüs Ordusu'nun şiddet eylemi olarak sunmayı amaçladı.
'OPERASYONLARI ERTELEDİ'
Şişman, Reyhanlı saldırısının planlayıcısı Anas Asalieh ve bağlantılarına yönelik Antakya ve Samandağ'da MİT-Emniyet koordinasyon toplantısında alınan karara rağmen planlanan operasyonu erteledi. MİT tarafından, eylem planlamalarının akamete uğratılmasına yönelik çalışmalar neticesinde Suriye rejimi kaynaklı eylem yapılacağı yönündeki hassas bilgilerin emniyet yetkilileriyle paylaşılmasına karşın Şişman, harekete geçmedi. Ayrıca Şişman, Asalieh ve bağlantılı diğer kişilere ilişkin telefon-ortam dinlemeleri olmasına ve operasyon konusunda mutabakat sağlanmasına rağmen, 1 Mart 2013'te Hatay Yayladağı'ndan Türkiye'ye giriş yapan Asalieh'in yakalanmasına yönelik operasyon talimatı vermekten de kaçındı.
"Ellerinde somut silah-patlayıcı ve benzeri malzeme bulunmaması, operasyondan beklenen neticenin alınamayacağı endişesi taşıdığını" ileri süren Şişman, operasyonun ertelenmesini savundu. MİT'ten, Reyhanlı saldırısından 3 gün önce 8 Mayıs 2013'te gelen, "Suriye kaynaklı saldırı yapılacak" bilgisini göz ardı eden o dönemde Adana Özel Yetkili Savcısı olarak görev yapan Şişman, MİT yetkilileri ve Hatay Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin de bulunduğu görüşmelerde, saldırı ihbarını dikkate almadı.
OPERASYON DELİL TOPLANMASINI İSTEDİ
Şişman, ihbarda adı geçen şahısların yakalanması yerine Hatay Emniyet Müdürlüğü yetkilileri gibi ısrarla şahısların silah veya patlayıcı gibi somut birtakım delillerle yakalanması için delil toplama sürecine devam edilmesi yönünde görüş bildirdi. Yeterli ve somut ihbarlara karşın ihbarda adı geçenler hakkında operasyon gerçekleştirilerek patlama olaylarının önlenmesi yerine ısrarla delil toplama sürecine devam edilmesini isteyen Şişman, mesleğin şeref ve onurunu bozan, mesleğe olan genel güveni yok eden nitelikte usul ve yasaya aykırı işlem yaptı.
Haberde aktarılana göre, rapordaki tespitler, FETÖ'nün Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink suikastindeki yöntemi Reyhanlı saldırısında da izlediğini ortaya kondu. Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin açılan dava haricinde, cinayetin FETÖ ile bağlantısını ortaya çıkaran en kapsamlı soruşturmanın tamamlanmasının ardından hazırlanan iddianamede, Fethullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, kapatılan Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, gazeteciler Adem Yavuz Arslan, Ercan Gün ile meslekten ihraç edilen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız ve İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin de aralarında bulunduğu 51 şüpheli yer almıştı.
Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin hazırlanan üçüncü iddianamede, "Cinayet mahallinde tetikçi Ogün Samast'ı takip eden jandarma istihbarat görevlilerinin komutanı olan şüphelilerden yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin, kendisine ait iki hatla, cinayetten bir gün önce ve bir gün sonra dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ile 7 kez görüşme yaptığının tespit edildiği" bildirilmişti. İddianamede, güvenlik kamera görüntüleriyle eşleşen HTS kayıtları, baz ve sinyal bilgilerinden, "olay yerinde, cinayet öncesi ve sonrasında bulunarak Ogün Samast ve Hrant Dink'i izleyen, Dink'in öldürülmesine nezaret eden İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden bazı görevliler olduğu" saptaması yer almıştı.
İDDİANAME HAZIRLAMIŞTI
Reyhanlı'daki saldırıya ilişkin Şişman'ın hazırladığı iddianameye göre 3 gün önce Türkiye'ye yönelik bombalı saldırı yapılacağına dair polise ihbar gelmişti. İddianamede, bir gün önce saldırıyı organize ettiği öne sürülen Mihraç Ural'ın sosyal medyadan Hatay'a yönelik tehdit mesajı yayınladığı ifade edilmişti. İddianamede saldırının, THKP/C-Acilciler lideri Ural tarafından organize edildiği kaydedilmişti. Ural'ın, Suriye'deki iç savaş sonrasında rejimin desteğiyle muhaliflere karşı savaştığı, Suriye istihbarat yetkilileriyle irtibatlı olduğu ve onların talimatlarını yerine getirdiği aktarılan iddianamede, 'sanıkların eylemi, Suriye istihbarat örgütü ve bu örgütle paralel silahlı faaliyet yürüten THKP/C-Acilciler terör örgütünün talimatıyla gerçekleştirdikleri' bildirilmişti.
Soruşturma sonucu Şişman'ın hazırladığı iddianamede, ikisi Suriyeli 33 sanıktan 19'u hakkında 'devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya teşebbüsten' ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 52 kişinin ölümüne sebep olmaktan 52'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istenmişti. Bu istemin ardından saldırıda ağır yaralanan bir kişi daha hastanede hayatını kaybetmiş, ölenlerin sayısı 53'e yükselmişti. Sanıklara, 'silahlı terör örgütüne üye olma ve yardım etme', 'öldürmeye teşebbüs', 'patlayıcı madde bulundurma', 'mala zarar verme', 'kasten yaralama', 'suçluyu kayırma' ve '130 kişiyi öldürmeye teşebbüs' suçlamaları da yöneltilmişti.
Davanın görülmesine Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanmış, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle görevli mahkeme ve savcılıkların kaldırılmasının ardından dava Hatay Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmiş, buradan da güvenlik gerekçesiyle Ankara'ya nakledilmişti. Sanıkların yargılanmasına devam ediliyor.
//Fetullahçı ex savcı Özcan Şişman polislerce gözaltına alınırkana//
Kaynak: https://tr.sputniknews.com/turkiye/201705111028424081-feto-savci-mit-reyhanli-saldiri/
-------------
ADO_YORUM: MİT tırlarını durdurmak, aramak filan ne demek lenn?? Rusya'nın FSB'sinin tırlarını Rus savcı durdurup işlem yapabiliyor muydu ku ? Ya da CIA uçağının yaptığı sevkiyatı USAlı Cincinnati savcısı durdurdu da habarımız mı olmadı??? Fetullahçı eski savcı Özcan Şişman'ın Reyhanlı saldırısındaki tutumu yukarıdaki habardakı gibi idiyse, çok korkunç çokkk.
▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄▄
--Alıntıdır--
FETÖ zanlısı hakim ve savcılar sık sık adliyede toplanmış
Anadolu Ajansı ADANA - NEŞET KARADAĞ 20.10.2017
Adana'da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilen savcı hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan eski cumhuriyet savcısıyla ilgili hazırlanan iddianamede, görev yaptığı dönemde örgüt mensubu olduğu ileri sürülen diğer hakim ve savcılarla sık sık adliyede görüştüğü bilgisi yer aldı.
FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğu iddiasıyla meslekten ihraç edilip tutuklanan Eski Adana Cumhuriyet Savcısı A.M.T. hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan hazırlanan iddianame Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Eski savcı için 15 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, 2014 yılı HSYK seçiminin kazanılması için terör örgütünün özel bir önem ve çaba sarf ettiği belirtildi.
A.M.T'nin de HSYK seçimleri öncesinde FETÖ'nün talimatları doğrultusunda örgüt lehine çalışmalar yaptığının tespit edildiği kaydedilen iddianamede, sanığın 22 Mayıs ve 1 Haziran 2015 tarihli dilekçeleri ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği elektronik postayla "MİT tırları davasında" yargılanan Eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Adana Başsavcı Vekili Ahmet Karaca, özel yetkili savcılar Özcan Şişman ve Aziz Takcı'yı cezaevinde ziyaret talebinin olduğunun saptandığı bildirildi.
Adliyede sürekli bir araya gelmişler
Adana Cumhuriyet Başsavcılığının talebi doğrultusunda Adana Adliyesine ait güvenlik kamera kayıtlarının incelendiği belirtilen iddianamede, 29 Aralık 2016'da hazırlanan bilirkişi raporu da paylaşıldı. İddianamede, rapor doğrultusunda eski savcı ile FETÖ/PDY'ye üye olma iddiasıyla haklarında soruşturma yürütülen hakim ve savcılar İ.A, B.D, B.K, B.B, İ.S.Y, M.A, M.G. ve U.E'nin yakın ilişki içerisinde oldukları ve adliyede sık sık bir araya gelerek görüştüklerinin tespit edildiğine dikkati çekildi.
Türkiye genelinde sanıkla ilgili bilgi sahibi olan itirafçı ve tanıkların ifadelerine de iddianamede yer verildi.
Tanıklar arasındaki bir savcı, HSYK seçimleri yapılırken bir kısım hakim ve savcının kendi içlerinde birlikte hareket ettiklerini gözlemlediğini anlattı.
Örgüt mensuplarının kamuoyunda ses getirecek dosyalara görevlendirildiğini vurgulayan savcı, "Benim birimde çalışan savcılar içerisinde en kıdemlisi bendim, buna göre bir iş bölümü yapılacağını bekliyordum fakat daha sonra iş bölümü yapıldığında bana bence kıdemime uygun olmayan görevlendirme yapıldı. Daha fazla nitelikli dosyalar sıkça medyada ismini gördüğümüz savcılara verilmiştir. Kamuoyunda ses getirici çete operasyonları veya önemli görünen terör dosyaları genelde bu kişilere veriliyordu, bu şekilde kendimin pasifize edildiğini anladım, nöbetçi olduğum haftalarda da arama, dinleme gibi polis tarafından getirilen talepler benim nöbetimden sonraya bırakılıyordu." ifadelerini kullandı.
Savcı, 2014 HSYK seçimleri bazı hakim ve savcıların grup halinde odaları gezerek bir veya birden fazla kişiye oy istediklerini dile getirdi.
"MİT tırları savcısının odasında toplanırlardı"
Diğer bir tanık ise MİT tırları savcısı Aziz Takcı ile birlikte çalıştığını belirterek, "Sürekli Aziz Takcı ile odasında çalışırdık. Ancak odada sık sık en az haftada 2 kere olmak üzere bazı savcılarla toplanırlardı. Bu kişiler geldiğinde bizi odadan dışarıya çıkarırlardı." şeklinde ifade verdi.
Bazı tanıklar da aralarında A.M.T'nin de yer aldığı FETÖ zanlısı hakim ve savcıların birinin odasında toplanıp konuştuklarını kaydetti.
Sanık A.M.T. ise hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Kaynak: https://aa.com.tr/tr/turkiye/feto-zanlisi-hakim-ve-savcilar-sik-sik-adliyede-toplanmis/942976?amp=1
[Edited at 2018-04-18 02:07 GMT] | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "Yeni KHK geliyor… TSK'dan 3 bin kişi ihraç edilecek..." | Apr 18, 2018 |
--Alıntıdır--
Anadolu Ajansı 18.04.2018 - 17:45 | Son Güncelleme: 18.04.2018 - 18:59
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, FETÖ'nün birinci aşama mahrem ve kripto yapısına mensup, TSK içinde 3 bin kişilik bir yapıyı deşifre ettiklerini belirterek, "Önümüzdeki günlerde KHK ile bunlar da ihraç edilecek. Başbakanlık'a gönderdik" dedi.
Canikli, TBMM Genel Kurulunda OHAL'in 3 ay daha uzatılmasına ilişkin tezkerenin görüşmelerinde hükümet adına söz aldı.
FETÖ ile mücadeleye değinen Canikli, daha önce hiç iz bırakmayan görevlerde bulunan kripto örgüt mensupları bulunduğunu kesin olarak bildiklerini söyledi. Canikli, daha önce hiç iz bırakmayan, daha sonra farklı yöntemlerle açığa çıkarılan kripto örgüt üyelerinin varlığının, kendilerini böyle bir değerlendirmeye yönlendirdiğini anlattı.
Canikli, itirafçı olan bir örgüt mensubunun örgütün kripto ve gizli yapısıyla ilgili tanımlamasının son derece önemli olduğuna işaret ederek itirafçının ifadesine göre örgütün 5 daireden oluştuğunu aktardı.
FETÖ'nün çok güçlü, gizlenmiş, belirli amaç için tutulan gizli yapısı bulunduğunu ifade eden Canikli, FETÖ'nün özellikle güvenlikle ilgili kurumlarda kripto yapısı vasıtasıyla aktif olduğunu söyledi. Canikli, FETÖ'nün, hatta zaman zaman son derece etkili, tehlikeli olabilecek kritik hamleler yaptığını takip ettiklerini bildirdi.
"İğne ile kuyu kazıyoruz"
Temel amaçlarının örgütün kripto yapısının bütün yönleriyle açığa çıkarılması olduğunu, bunun için gereken her türlü gayreti gösterdiklerini anlatan Canikli, hukuk kulvarında kalmaları gerektiğini ve bu çerçevede hareket ettiklerini vurguladı.
Çok ince ve hassas çalışmalar yaptıklarını, adeta iğne ile kuyu kazdıklarını dile getiren Canikli, özellikle yargı, emniyet, MİT, güvenlikle ilgili kurumların cansiperane, inanılmaz çalışmalar yaptığını, sonuç da aldıklarını söyledi.
Canikli, "Şu an itibarıyla örgütün birinci aşama mahrem ve kripto yapısına mensup, TSK içinde yaklaşık 3 bin kişilik bir yapıyı deşifre ettik. Önümüzdeki günlerde KHK'yle bunlar da ihraç edilecek. Başbakanlığa gönderdik." dedi.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/milli-savunma-bakani-acikladi-yeni-khk-geliyor-40809498
[Edited at 2018-04-18 16:12 GMT] | | | Adnan Özdemir Türkiye Local time: 17:45 Member (2007) German to Turkish + ... TOPIC STARTER "İSKİ’ye 8 milyon TL’lik soru" | Apr 20, 2018 |
--Alıntıdır--
Cumhuriyet/ Yazı: Çiğdem Toker 20 Nisan 2018 Cuma
İş dünyasının baskın seçime çok memnun olduğunu okuyoruz.
Kamu ihalelerinde işleri aksamayan büyük firmaların yerinde kim olsa, memnun olurdu.
Bugün tüm İstanbul, dolayısıyla da aslında Türkiye’yi ilgilendiren bir ihaleden söz edeceğim.
İSKİ (İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi) geçen yıl, İstanbul’un içme suyu ve kanalizasyon master planı için ... See more --Alıntıdır--
Cumhuriyet/ Yazı: Çiğdem Toker 20 Nisan 2018 Cuma
İş dünyasının baskın seçime çok memnun olduğunu okuyoruz.
Kamu ihalelerinde işleri aksamayan büyük firmaların yerinde kim olsa, memnun olurdu.
Bugün tüm İstanbul, dolayısıyla da aslında Türkiye’yi ilgilendiren bir ihaleden söz edeceğim.
İSKİ (İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi) geçen yıl, İstanbul’un içme suyu ve kanalizasyon master planı için bir ihale açtı.
“Belli istekliler arasında” usulüyle yapılan ihalenin tarihi, 17 Ağustos 2017’ydi.
8 istekli adayı başvurdu. İhale komisyonu, ön yeterlilik değerlendirmesinde 6 iş ortaklığını yeterli buldu.
Yeterli görülen firmalar, teknik ve mali tekliflerini vermesi için firmaları 12 Ocak 2018’de yapılacak ikinci aşamaya davet etti.
İhalenin ikinci aşamasına, davet edilen şu firmalar katıldı:
- Temelsu Ulus. Müh. Hizm. AŞ+SuYapı Müh. ve Müş. AŞ (İş Ortaklığı)
- Royal Haskoning Dhv Nederland B.V+Yüksel Proje Uluslararası AŞ +Dolsar Mühendislik AŞ (İş Ortaklığı)
- Arcadis Nederland B.V+Tümaş Türk Müh. Müş. Ve Müt. AŞ (iş Ortaklığı)
- MWH Uk Ltd+Emay Ulus Müh. Ve Müş. AŞ+Proses Müh. Arıt. Sis. İnş. (iş Ortaklığı)
- Hidro Dizayn Müh. Müş. İnş ve Tic. AŞ
- TPF Planege Cenor Colsultores De Engenharia E Gestao S.A
***
İSKİ İhale Komisyonu, ihalenin ikinci aşamasına başvuran altı iş ortaklığından üçünün tekliflerini geçerli buldu. Teknik puanları yeterli bulunan isteklilere “mali tekliflerin açılması ve değerlendirilmesi” için davet yazısı gönderildi. Mali teklifler şöyle oldu:
Yüksel-Hollandalı firma lehine güncelleme
Royal H.+Yüksel+Dolsar ortaklığı, en yüksek teknik puanı almıştı. Ancak mali teklif kendilerini izleyen en yakın iş ortaklığından 8 milyon TL fazlaydı. Dolayısıyla toplam puanı yine yüksek bile çıksa, kamu çıkarları açısından 8 milyon TL daha yüksek bir teklifin “şak” diye kabul edilmesi, pek de olağan bir durum olmamalıydı.
Fakat bu aşamadan sonra ihalenin seyri enteresan bir hal almaya başlamış.
Anlaşılan o ki, ihale mevzuatı bayağı bir zorlanarak, “İstanbul’un İçmesuyu ve Kanalizasyon Masterplanı” ihalesindeki “yaklaşık maliyet” moda tabirle “güncelleme”ye tabi tutulmuş.
TÜİK üretici fiyat endeksleri üzerinden hesaplar yapılarak, ihalenin yaklaşık maliyeti, davet tarihi olan 25 Ekim 2017’ye göre “güncellenmiş.”
Güncellenen rakam da Royal Haskoning+Yüksel+Dolsarın verdiği teklife çok yakın çıkmış: 52 milyon 515 bin 436 TL .
Ne kadar büyük bir tesadüf değil mi?
Devam edelim.
Güncelleme sonrası İhale Komisyonu, Harcama Birimi’ne sormuş: “Bu iş için yeterli ödeneğimiz var mı?”
“Evet var” cevabı alındıktan sonra da bu önemli ihale, mali teklif aşamasına katılan üç ortaklık arasında, 52.2 milyon TL ile en yüksek teklifi veren Royal Haskoning+Yüksel+Dolsar’ın üzerinde bırakılmış. Ekonomik açıdan “en avantajlı ikinci teklif” de 43.8 milyon TL ile MHW UK+Emay+Proses’in teklifi olarak belirlenmiş.
Bu karar ne zaman mı alınmış? Önceki gün.
Yani baskın seçim tarihinin duyurulduğu 18 Nisan 2018’de.
Yazının başlığında belirttiğimiz soru ise şu:
Biri Hollandalı, üç firmadan oluşan ortaklığın (daha yüksek olan) fiyat teklifine yaklaşacak şekilde, TÜİK verilerini kullanarak 8 milyon TL’lik güncelleme yapan İhale Komisyonu, bu kaynağın çıkacağı bütçe için, biz vatandaşlara nasıl bir güncelleme öneriyor?
Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/961155/iSKi_ye_8_milyon_TL_lik_soru.html
[Edited at 2018-04-20 06:42 GMT] ▲ Collapse | | | Pages in topic: < [1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37] > | To report site rules violations or get help, contact a site moderator: You can also contact site staff by submitting a support request » UYARI: Dikkat Scam No recent translation news about Türkiye. |
Trados Business Manager Lite | Create customer quotes and invoices from within Trados Studio
Trados Business Manager Lite helps to simplify and speed up some of the daily tasks, such as invoicing and reporting, associated with running your freelance translation business.
More info » |
| Trados Studio 2022 Freelance | The leading translation software used by over 270,000 translators.
Designed with your feedback in mind, Trados Studio 2022 delivers an unrivalled, powerful desktop
and cloud solution, empowering you to work in the most efficient and cost-effective way.
More info » |
|
| | | | X Sign in to your ProZ.com account... | | | | | |